Bugun...


MAHMUD SAMİ RAMAZANOĞLU: Hakk’ı Bâtılla Örtmeyin
Mesâil-i diniyyeyi saklamak haram olup mesâil-i diniyyeyi izhâr etmek ve muhtaç olanlara öğretmek de bir âlim için vâcib olduğu bu âyet-i celîleden müstefâd olunmaktadır.

facebook-paylas
Tarih: 27-09-2018 21:30
MAHMUD SAMİ RAMAZANOĞLU: Hakk’ı Bâtılla Örtmeyin

Allah Teâlâ buyuruyor: “Hakk’ı bâtıla karıştırmayın ve hakkı bildiğiniz halde saklamayın!” (Bakara sûresi/42)

Yahûdiler hasedlerinden nâşi hakkı tebdîl ile bâtılı tervîc ederek (destekleyerek) halkın zihinlerini iğfâla çalıştıklarından Cenâb-ı Hak bu âyeti ile onları telbîsden (hîleden) nehyetmiştir. Her ne kadar bu âyet-i celîle yahûdiler hakkında nâzil olmuşsa da hükmü umûmî olduğundan her mü’min de hakkı bâtıla karışdırmaktan nehyolunmuştur. Binâenaleyh gerek şahsî ve gerekse başkasına müteallık husûsatda ve gerekse menâfi-i umûmiyeye âid ahvalde hakkı bâtıla karıştırmak ve bâtılı yani haksız bir şeyi tervic ile kabul etmek ve hakkı setretmekten bilcümle mü’minler memnu’durlar.

Âyet-i celîlede:

“Helâk-i azîm o kimseler içindir ki, onlar kitâbın tahrif ve tağyîr olunan âyetlerini kendi elleriyle yazarlar ve azıcık bir para almak için yazdıklarına “işte şu bizim yazdığımız taraf-ı ilâhîden nâzil olan âyetlerdir” derler. Onların elleriyle yazdıkları şeyler sebebiyle helâk-i ebedî onlar içindir ve kesbettikleri cinâyetten ebedi azab onlara mahsus hazırlanmıştır...” buyurulmaktadır. (Bakara sûresi/79)

Bâtıl üzerine başkasının malını -velevki rızâsı olsa da- almak haram olduğuna bu âyet-i celîle delâlet etmektedir.

Kezâ diğer âyet-i kerîmede de:

“O kimseler ki, onlar Allah’ın kitâbından inzâl ettiği ahkâmı saklarlar ve sakladıkları ahkâm mukabilinde az para alır ve onunla intifâ’ ederler. İşte şu ahkâmı saklayan kimseler ancak karınlarında ateş yerler ve kıyâmet gününde Allah Teâlâ onlara nazar-ı inâyetle söz söylemez ve onları tezkiye etmez. Onlar için azâb-ı elim vardır.” buyurulmaktadır. (Bakara sûresi/174)

Fahr-i Râzî’nin beyânı vechile bu âyet-i celîle yahûdi ulemâsı hakkında nâzil olmuş ve onları âleme karşı ilâ-yevmi-l-kıyam rüsvây etmişdir. Onların sakladıkları ahkâm Resûlullah’ın evsâf-ı celîleleridir. Çünkü Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in zuhûru onların riyâsetlerinin zevâline ve kavmi tarafından kendilerine verilen atıyyelerin de kesilmesine sebep olacağı korkusuna binâen Tevrat’daki ahkâmı saklayarak, âhir zaman Nebîsinin kendilerinden geleceğini beyân ederlerdi. Bazı ahkâmı da -zenginlerin keyfine göre- te’vil ederek bir miktar para alırlardı.

Kur’ân-ı Azîmu’ş-šânın ahkâmını da kendi aklına göre te’vîl edenler ve bâtılı tervîce çalışanlar ve kendi menfaati ve başkalarının keyfi için âyet-i celîleyi yalan yanlış tefsîre kalkışanlar bu âyet-i celîlede beyân buyurulan azâb-ı elîme dûçar olacaklardır.

Kitabullahın ahkâmını saklayanların dört sûretle azâba müstehak oldukları beyân olunmuştur.

1- Karınları dolusu ateş ekletmeleridir. Çünkü haram lokma yemek için ahkâm-ı ilâhîyi tağyîr ile mukâbilinde aldıkları para ateş mesâbesinde olacağından âhiretde dahi karınları dolusu ateş yiyeceklerdir.

2- Vâcib Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri onlara kıyâmet gününde lütuf ile söz söylemeyip gazab ile tekellüm edecektir.

3- Hak Teâla Hazretleri onları günahlarından tathir etmeyip senâ etmemiştir.

4- Acıtıcı azâb ile muazzeb olacağı beyan olunmuştur.

Hulâsa: Mesâil-i diniyyeyi saklamak haram olup mesâil-i diniyyeyi izhâr etmek ve muhtaç olanlara öğretmek de bir âlim için vâcib olduğu bu âyet-i celîleden müstefâd olunmaktadır.

“İşte şu ahkâmı saklayanlar o kimselerdir ki onlar hidâyeti dalalete ve mağfireti azâba değiştiler. Halleri böyle olunca onlar cehennem azâbına ne acâyip sabrediyorlar?” (Bakara sûresi/175)

Ahkâm-ı ilâhîyi tağyîr eden ve hakkı saklayan kimseler hidâyeti terk ile dalâleti ihtiyâr; mağfireti terk ile azâbı iltizam ettiklerinden kâr yerine zarar satın almış gibi oldular ki âyet-i celîlede “iştirâ” yani satın almak tâbiri buyurulmuştur. šu beyân olunan ahvâl ise teaccübe şâyân olduğundan Hak Teâlâ Hazretleri onların bâtılı irtikâbla (işlemekle) cehenneme girmelerinden “ateşi irtikâbla cehenneme sabır etmelerinin ne acâyip olduğunu” buyurmuştur.  

Fahr-i Râzî’nin beyânı vechile dünyada insan için meziyet, ilim ile beraber doğru yolu tutmaktır. En çirkin şey ise cehâletle beraber ahlâkı zemîme ve ahvâl-i kabîhadır.

Hidâyeti, en çirkin olan dalâlete değişmek kadar insanın kendi nefsine hıyânet ve cinâyeti olamaz. Mağfireti de azâba değişmek kadar insanın kendi nefsine zarar irtikâbı olamaz.

(Ramazanoğlu Mahmud Sami Musahabe-2, s. 83-87)

Altınoluk Dergisi, Haziran 2004, Sayı: 220, Sayfa: 030.

 






YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
YUKARI