Bugun...


MUSTAFA EVERDİ: Edebi Mahfil Günlükleri
Heyecanlanıp yüksek sesle konuşuyormuşuz. Lan sümüklüler siz ölmüşsünüz biz hala dipdiri diriliş erleriyiz. Yaşlı olduğumuza ne bakıyorsunuz? Elbet heyecanımız olacak. Daha davaya doymadık.

facebook-paylas
Tarih: 21-02-2018 17:33
MUSTAFA EVERDİ: Edebi Mahfil Günlükleri

Gözlerim parlıyor. Işıklar içindeyim.
Sanki üzerime projektör tutulmuş. İsa gibi başımda bir hale.
Bitimsiz bir nur sağanağı. Gözlerimde kamaşma!

Kültür Merkezi istiyorum.

Her adımda bir derneğe, vakfa rastlıyorum. Tarikat M. Mücadele Hayrat Vakfı Efendi Derneği Bağış 49 yıllık kiralama vs. Ben gençliği uyandırmak, bizim ideallerimize ulaştırmak istiyorum.

Belediyelerin, kamusal binaların kültürel faaliyete zemin olması ne güzel. Her adımda Kısakürek, Zarifoğlu… cadde sokağına rastlamak. Kamunun kültürel faaliyet sorumluluğu da var değil mi? Herkes Gökçek’in dinazorları ile yetinmek zorunda mı?

Bir öğrenci derneğine gittim. Bir iki kelam edeyim diye. Yau nasıl bir ilahi anlayışı. Yeşil pop. Yoz, Aşırma. Sesimizi bulamadık, müziğimizi. Muhammedin Düğünü var Cennette diye ilahi var dedim. Bütün öğrencilerin gözleri parladı. Ben çok severim o ilahiyi diye. Nasıl bir kopukluk varsa aramızda? Dinleyicisini bile tanımayan konuşmacı. Hamaset vermezsen, yok bir tepki?

Enis Batur ???? Umberto Eco?????? Gothe????? Hani, Divan yazmış; rasule hayran?????
Ben kendime hayranım, başka kimse olmasa da????????

KÜLTÜR KAFELER

Kartopu Kafe; çay 2,5 lira. Niye böyle?

Aslında çay elli kuruş 2 lirası statü parası. Niye? Ee burda buluşunca bir kere okumuş aydın insan kadın kız oğlan erkek oluyorsun. İkincisi burada hayran olduğun yazarları görme imkânı buluyorsun. Konuşup bir-iki kelam bile ediyorsun, şansın varsa.

Kelam bir felaket. Self servis, sen gidip alıyorsun çayını filan. Çalışan Kızlar -kaynana gibi- koskoca adamları azarlıyor? Burası alt üst katlarda güzel ahlak filan öğretilen bir yer.

Kelleci ile bana konuşma yasağı getirdiler. Niye? Heyecanlanıp yüksek sesle konuşuyor muşuz. Lan sümüklüler siz ölmüşsünüz biz hala dipdiri diriliş erleriyiz. Yaşlı olduğumuza ne bakıyorsunuz? Elbet heyecanımız olacak. Daha davaya doymadık. Şavrole gibiyiz diye hurdalığa mı atacaksınız. Tamam, bu pahalılıkta bütün servetini benzine yatırman gerekir Şavroleye binebilmek için. Ancak amorserleri seni salıncakta gezindirir, yürüyen ev konforu sağlar biliyor musun? Kelleci Kapıdaki Yabancı kitabında 50 yılın muhasebesini yapmış. Sen bir günün bile muhasebesinden uzaksın.

SABA MELİKESİ

Yazmak istiyorum? Uzaktan tanıdığım bir kadın yazar var her gün bir ilde, üniversitede, Rektörle Valiyle Milli Eğitim müdürü ile resimleri imza kuyrukları… Okullarda konferansları. Kitabı üçüncü baskı yapmış. Her dergide yazıları var. Ben de özendim. Kıskandım da tabii ki. Zaten hayırlı bir talip de çıkmadı gitti. İtibarlı bütün yazarlar yaşlı ve evli. Kariyerli bir genç bulmak ne mümkün? Bulsan ne konuşacaksın? Şiir bile bilmiyorlar. İsmet Özel desen Özelleştirme idaresinde mi diye soranlarla ne işim olur? Hâlbuki yaşlı üstatlar insanı iltifata boğuyor? Neredeyse Saba Melikesi gibi hissettiriyor sana kendini. Tamam, Süleyman değil ama kendi çapında bir iktidarları var? Hikmetleri olmasa da. Üstelik havuzlarında eteklerimi toplamam da gerekmiyor.

MÜDÜR OLDUM

Sonunda müdür oldum. Başım göğe erdi. Elimde şiir kitaplarım. Çok şükür, emeklerim boşa çıkmadı.
 

ŞİİR YİNE ŞİİR
 

Yan masadan bir ses yükseldi: "Hiçbir şey olmamış gibi davranmak, ancak taşlara mahsustur."
Ona karşılık veren köpürdü; 7,5 milyar olan yıllık sağlık gideri şimdi 45 milyara çıktı. Evet, vatandaş, hem sağlık tazminatı ödüyor, hem hastalık ve tedavi farkı ödüyor. Dolayısıyla hem devlet, hem vatandaş soyuluyor.
Vatan haini misin sen! Dedi diğeri. Ne çabuk unuttun hastane kuyruklarını.

KİTAPLARIM

Her odaya yedi kitabımı seriyorum. Bakınca Rembrant tablosu gibi. Her gün bakmalara doyamıyorum. Van Gogh gibi racon kesiyorum, kulağımı değil.
Dergi merkezlerini, radyo televizyon yönetim evlerini geziyorum kallavi bir ithaf yazıyorum. Ödül veren bütün kuruluşlara dağıtıyorum, bekliyorum, kitabım parlayacak. Ben ses duvarını aşıp ışık hızına ulaşacağım.

Çekilsene yoldan samsalak!
Geldi bir yaban ayısı, bağırdı hiddetle; yolun ortasında ne dikiliyorsun, manyak! Ezsem adamdan sayacaklar.
Meğer sellektör yapıyormuş habire.
Yoldayım. Hâlâ.
Kaldırım nerde? Dur, bir iki adım kalmış.






YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
YUKARI