Bugun...


MUSTAFA YÜREKLİ: Sezai Karakoç’u anlatmak..
Bugün de anlatanlar istiyorlar ki Sezai Karakoç kafalarındaki şablona uygun olarak istedikleri kimse olsun. Oysa, Sezai Karakoç bu şablonları, bu çerçeveleri tanımıyor.. Mutlaka onları parçalıyor ve dışına taşıyor. Şair olmasını istedikleri yerde düşünür olarak karşılarına çıkıyor. Düşünür olarak kalmasını istedikleri yerde bir toplum düzelticisi olarak, bir siyasi partinin, Yüce Diriliş Partisi’nin Genel Başkanı olarak gözüküyor. Oysa o, hep aynı kişi.. Adıyla sanıyla Sezai Karakoç..

facebook-paylas
Tarih: 24-11-2021 01:27
MUSTAFA YÜREKLİ: Sezai Karakoç’u anlatmak..

Yüce Diriliş Partisi kurucusu ve lideri, şair Sezai Karakoç’u ebedi aleme yolcu ettik.

Sezai Karakoç’a Allah’tan rahmet, Diriliş camiasına ve sevenlerine de sabr-ı cemil diliyorum.

Sezai Karakoç, Necip Fazıl’ın vefatından sonra yazılıp çizilenlere bakınca rahatsız olmuş; iki gün sonra ‘Som Mermer Gibi’ başlıklı (25 Mayıs 1983) bir yazı yayınlamıştı.

O yazı “İnsan, şüphesiz eserindedir. Fakat, eserdeki “ben” brüt bir “ben”dir. Saf “ben”i bulup çıkaracak çok az okuyucu vardır.” diye başlıyordu.

Sezai Karakoç, Necip Fazıl’ın vefatındaki o yazısıyla bir sanatçıyı anlama ve anlatmanın güzel örneğini ortaya koymuştu.

Aslında Mevlana, Yunus Emre ve Mehmet Akif Ersoy eserleriyle biyografi yazmanın en güzel örneğini ortaya koydu. Ben belgesel yapımcısıyım; başından beri onun yaklaşımını esas alırım.

Sezai Karakoç’un vefatından sonra yazılıp çizilenlere, televizyon ekranlarında yapılan konuşmalara bakınca bir uyarı yapayım dedim: Eserdeki brüt “ben”i değil, saf beni, net beni anlatmak gerekir.

Saf beni anlatmak mümkün mü? Yüksel Kanar, Mustafa Çelik başsağlığı açıklamalarıyla bunu başardı; kendilerine teşekkür ediyoruz. Demek ki mümkün.

Sezai Karakoç’un sözkonusu yazıda aktardığına göre Andre Gide, bir yazısında Oscar Wilde’i okuyucularına anlatırken dehasını eserine koyduğundan çok daha fazlasını hayatına koyduğunu ifade etmiş.

Sanatçı ile eseri arasındaki ilişki konusunda Sezai Karakoç, Gide’in sözünden hareketle, “Eserini dışında alelade olan ya da en azından alelade gözüken yazarlar ve şairler vardır. Eserinde de hayatında da aynı fevkaladeliği gösterenler olduğu gibi. Kimi eserinin altında gözükür. Kimi eserinin üstünde. Kimi eserini aşar, kimisini de eseri.” tespitini yapar.

Bu tespite göre bir sanatçıyı anlamanın, anlatmanın bir metodu var.

Sanat felsefesine bakınca sanatın özne ile nesne arasındaki estetik ilişki olduğunu ya da nesnenin, öznenin kendini ifadesi olduğunu görüyoruz. Özne kavramının içinde sanatçıyla birlikte Allah var, iktidar var, toplum var, insanlık da var.

Sanat sosyolojisi ise sanat olayını, sanatçı, eser ve toplum arasındaki ilişki olarak açıklıyor. Çünkü sanatçının bir topluma mensubiyeti var, dili ve kültürü içinde eser veriyor.

Dolayısıyla Sezai Karakoç’un kişilik ve kimliğinin, kısaca ‘ben’inin netini anlamak ve anlatmak için öncelikle Sezai Karakoç olgusunu bir bütün görmek, sanatçı, eser ve toplum arasındaki ilişkiyi bir bütün olarak kavrayıp anlatmak gerekiyor..

Sezai Karakoç’un hayatında ve eserlerindeki güzelliği parçalamak yanlış ve çirkin oluyor gerçekten.

Sezai Karakoç sözkonusu yazısında “Necip Fazıl demek, öyle bir kumaş demek idi ki, onda bütün bu saydıklarımdan iplikler birbiriyle içice dokunmuşlar. En soyut bir düşünceden en somut bir eyleme geçiş mümkündü onun diyalektiğinde. Çünkü tümünü tek bir sentez halinde yaşıyordu. Işık gibi. Som mermer gibi” şeklinde anlatıyor.

Sezai Karakoç da, ‘öyle bir kumaş ki’ onda bütün bu şairlik, düşünürlük, yazarlık, yayıncılık, devlet adamlığı, dava adamlığı, siyaset ve liderlik gibi özelliklerinden oluşan ‘iplikler birbiriyle içice dokunmuşlar.’ O tümünü tek bir sentez halinde yaşadı. Işık gibi.

Bugün de anlatanlar istiyorlar ki Sezai Karakoç kafalarındaki şablona uygun olarak istedikleri kimse olsun. Oysa, Sezai Karakoç bu şablonları, bu çerçeveleri tanımıyor.. Mutlaka onları parçalıyor ve dışına taşıyor. Şair olmasını istedikleri yerde düşünür olarak karşılarına çıkıyor. Düşünür olarak kalmasını istedikleri yerde bir toplum düzelticisi olarak, bir siyasi partinin, Yüce Diriliş Partisi’nin Genel Başkanı olarak gözüküyor. Oysa o, hep aynı kişi.. Adıyla sanıyla Sezai Karakoç..

Sezai Karakoç hiç şüphesiz İslam şiirinin Hassan Bin Sabit’le başlayan zincirinin son halkalarından biridir.  Mevlana, Yunus Emre ve Mehmet Akif Ersoy gibi dünya çapında bir sanatçı olan Sezai Karakoç’un şiiri evrenseldir. Aynı zamanda Diriliş görüş ve hareketinin lideri olan Sezai Karakoç, İslam milletinin kurtuluşu ve insanlığın esenliği için çalıştı.

İslam milletinin ve insanlığın başı sağ olsun. 

KAYNAK:

https://www.haber7.com/yazarlar/mustafa-yurekli/3164254-sezai-karakocu-anlatmak




Kaynak: HABER 7



YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
YUKARI