Türkiye’de din, tarih, felsefe, siyaset… gibi sosyal bilimlerin eğitimi yeterince verilmiyor.

Dolayısıyla insanımızın çoğu yalan yanlış bilgilerle, eksik bilgilerle donanıyor, yarım aydın oluyor. Bu yanlış ve eksik bilgilerle dini, siyasi, sosyal hadiseleri değerlendirmeye kalkınca, sonuç elbette hüsran oluyor.

Türkiye’deki siyasi gruplara bakıp sosyal bilimler öğretiminin niteliği kontrol edilebilir. Siyasi gruplar ne kadar bilinçli? Ne sol, sola benziyor Türkiye’de; ne de sağ, sağa. Sosyal ve siyasal çarpıklığın nedeni sosyal bilimler öğretiminin önemsenmemesi.

İlerici dediğin kesimlere bakıyorsun tarihten bu güne bir türlü gelemiyorlar. Muhafazakâr, dini gruplar neyi savunduklarının farkında bile değiller. Dindar insanların büyük bir bölümü,  dinlerinin temelini oluşturan itikat ilminden ve yine dinin ana temelleri olan ibadet ahlak ve muamelat bilgilerinden fersah fersah uzaklar.

İlericiler bu günü ve yarını değil tarihin belirli bir kısmını hep öne çıkarıyorlar. Türkiye’de  güya CHP ilerici ve sol, Ak Parti muhafazakâr demokrat, MHP milliyetçi, Vatan Partisi Kemalist, Saadet Partisi Milli Görüşçü… Hiç biri taşıdığı sıfatın, savunduğu fikrin temsilcisi değil. 

CHP’ye bakar mısınız? CHP güya sol. Yani işçinin, emekçinin, ezilenin temsilcisi. Avrupa’da sol, işçileri, dar gelirlileri, emekçileri savunurken; CHP’ye bakıyorsun en büyük oyu zengin il ve ilçelerden (Çankaya Şişli Beşiktaş…)  alıyor. Türkiye’nin zenginler kulübü olan TÜSİAD Ak Parti’den, MHP’den daha çok CHP'ye yakın. Her zaman muhalif (iktidara) olması gereken basının önemli bir bölümü iktidardan yana. ABD ye karşı en büyük düşmanlığı sergilemesi gerek sol, başta PKK olmak üzere diğer sol örgütler emperyalist  ABD ve Avrupa ile canciğer kuzu sarması.

Dini bir cemaat görüntüsü ile ortaya çıkan ve daha sonra FETÖ diye bir terör örgütüne dönüşen Fetö nün lideri, dünyada Müslümanlara en büyük zararı veren ABD’de üs kurmaktan ve oradan başta Türkiye olmak üzere tüm İslam dünyasına zarar vermekten çekinmiyor.

Sadeliğin mütevazılığın, israfa ve lükse karşı basit hayatın temsilcisi olması gereken dini grupların önemli bir kesimine bakıyorsun lüksün ve israfın elinde oyuncak olmuş.

Birlik ve beraberliğin sembolü olduğunu iddia eden Milliyetcilere bakıyorsun kendi aralarında bile birlik değiller. Üç beş parçaya bölünmüş durumdalar.

Batıcılar, milliyetçiler, solcular, muhafazakârlar, ilericiler gericiler… Hiç biri, taşıdığını iddia ettiği sıfatın hakkını veremiyor. Niye? Çünkü dini ilimler ve sosyal bilimler, Türkiye’de hakkıyla öğretilmiyor vatandaşa. Bu nedenledir ki ülkemizde siyasi ve sosyal çalkantılar bir türlü bitmiyor.

Terörün, terör örgütlerinin biri bitmeden diğeri başlıyor. PKK’dan kurtulmadan Daeş, Daeş’ten kurtulmadan PDY, PDY  devam ederken PYD, DHKP C , MLKP… sahne alıyor. Türkiye maşallah terör örgütleri yönünden en zengin ülke konumunda.

Din tam öğretilmediği için, bir ihanet şebekesi olan PDY mensupları, hala kendilerini bir iftira ile hapse düşen Hz Yusuf gibi konumlandırabiliyorlar. Liderlerinin gelip kendilerini kurtaracağının hayalini kuruyorlar.

Kemalistler, 1930’ların fikriyatının bu güne de hâkim olmasından yanalar. Fikirlerini dayandırdıkları Mustafa Kemal, “Ölülerden medet ummayın…” , “Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır…” derken günümüz Kemalistlerinin birçoğu bunun zıddı düşüncelerle fikir üretmeye çalışıyorlar.

Sünnimiz, Alevimiz, Türkümüz, Kürdümüz, işçimiz patronumuz, zenginimiz fakirimiz, sağcımız solcumuz, ilericimiz gericimiz, kısaca halkımız sosyal ve dini  bilimlerin tam ve sağlam  öğretilmemesinin eksikliğini en acı bir şekilde yaşamaya devam ediyor.

Çare, sosyal bilimlerin önemsenerek vatandaşımıza hakkıyla öğretilmesi.