Bugun...


RESUL DAVUTOĞLU: Halil Cibran veya içten ve çilekeş bir çığlık
Cibran’da müthiş bir ‘kilise antipatisi, nefret ve öfkesi’ var. Okuduğum eseri olan “Mezarlar Ne Söyler?”de ‘kilise ve ruhban sınıfını’ kan emici, zalim, soyguncu, vicdansız, fakir halka musallat olmuş bir güruh olarak tavsif ediyor.

facebook-paylas
Tarih: 19-06-2018 19:09
RESUL DAVUTOĞLU: Halil Cibran veya içten ve çilekeş bir çığlık

Halil Cibran’ın bir kitabını ilk kez okuyorum. Şaşırdığımı söylemem gerek. Hiç beklediğim, umduğum veya sandığım gibi değil kitap. Zaten bilgisizlik bizi ne kadar yanıltır. Ve ancak bilgi bize doğruyu gösterir ve ancak bilgiyle yanılgılardan kurtulabiliriz.

Cibran’ın dikkat çekici nitelikleri

İlki, ömrü boyunca fakirlik çekmiş Cibran.

Ne hazindir bu. Bir düşünce adamının fakirlik çekmesi… Zihni fikrin çilelerini çekerken, bedeni ve muhayyilesinin gelecek ve geçim endişeleriyle gerilmesi…

İkincisi; Cibran’da müthiş bir ‘kilise antipatisi, nefret ve öfkesi’ var. Okuduğum eseri olan “Mezarlar Ne Söyler?”de ‘kilise ve ruhban sınıfını’ kan emici, zalim, soyguncu, vicdansız, fakir halka musallat olmuş bir güruh olarak tavsif ediyor.

Bu tür saldırıları doğal karşılama konusunda Garb’ın Şark’ın epey önünde olduğunu belirtmek gerek.

Mesela bazı Amerikan filmlerinde en üst düzey yetkililer bile hain, vatanı satan, düşmanla işbirliği yapanlar olarak gösterilebiliyor. Şüphesiz o senaryolar onları hain, düzenbaz ve işbirlikçi yapmıyor ama bu Garbın kendi iç töleresini, gerçekle senaryoyu ayırabilmesini ve özgürlüğünü gösteriyor. Özgürlük ise sihirli bir nefes gibidir. O olmadan nerdeyse hiçbir şey olmaz, o varsa da her şey olur.

Ama Şark’ta o tür senaryolar yazılamıyor. Belki Şark, kurguyla bazı değerlerini kaybetmekten ve bazı gerçeklerinin tepetaklak olmasından korkuyor. Şayet öyleyse şunu hatırlatmak gerek: Gerçek ve büyük hakikatler, yalan boranlara bile dayanır. Hiçbir yalan asla doğru(ları) yok edemez. Onlara karşı mevzi bir başarı bile kazanamaz.

Üçüncüsü; Cibran çok farklı bir hikayeci. Hikayelerinde fikir de var. Kelimelerle sadece resim çizmiyor. Fikir de veriyor. Bir Kafka gibi değil mesela. Oteldeki asansörü, serseriliklerini, ucube bir çiftle yaşadıklarını anlatmakla yetinmiyor. Tefekküri zenginlikler de sunmaya çabalıyor.

Dördüncüsü; çok müthiş bir yıkma gücü var Cibran’ın. Mesela bendeki Kilise ruhban sınıfı algısını yerle bir etti.

Yaptığı, Garblının pek mutadı olan bir şey de değil.

Din adamlarını kötü, basiretsiz, düzenbaz, rüşvetçi, basit v.s. nitelemelerle sunmak, değerlerine uzaklaşmış Şarklıların yapageldikleri şeyler.

Garblılar bu konuda şabloncu değil. Kötü rahip tiplemeleri de vardır, erdemli rahip tipleri de.

Ama Cibran kitabında, deyim yerindeyse, ruhban sınıfını yerin dibine batırmış.

Bir de mütercimine değinmek gerek

“Mezarlar Ne Söyler?” Bugüne dek okuduğum en güzel tercümelerden biri. Normalde tercüme kitap okumak pek tercihim değil. Çünkü tercümenin kitaplardan çok şey azalttığına inanırım. Fakat Avrupa Yakası yayınlarından çıkan Halil Cibran’ın “Mezarlar Ne Söyler?” kitabının A. Ekin Köylügil’in tercümesiyle çok şey kazandığını söyleyebilirim.

Zannederim Halil Cibran’ı bir süre daha okuyup yazmaya devam edeceğim.

 






YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
YUKARI