Yüksel Kanar, sosyal medyadaki sayfasında anılarını yazmaya başladı.

Mustafa Yürekli, Kanar’ın yazısının altında “Hatıralarınızı yazmaya başlamanız çok heyecan verici bir gelişme üstat.. Lütfen devam edin.” yorumunu paylaştı..

Gerçekten de Kanar’ın hatıralarını yazdığı bu son paylaşımı büyük ilgi gördü..

Kanar, ilk olarak Cemil Meriç’le bir anısını anlattı: Cemil Meriç’e kitap okuma anılarıydı bu. Devamı olduğu belli.

Cemil Meriç, görme engelli olduğundan kitap okuyamıyor, başkası okuyor, o dinliyor.. Bu kitap dinleme durumunda, anlaşılan, oldukça ilginç olaylar yaşanıyor. Cemil Meriç, kitap dinlerken kızıp ağzını bozabiliyor örneğin:

“Cemil Meriç'e bir yıldan daha uzun bir süre, her çarşamba kitap okudum. Daha çok Osmanlı Türkçesiyle yazılmış kitaplardı bunlar. Bazen de yazılarını yazdırırdı.

Kızdıklarına aşırı derecede sinirlenir, usturuplu bir küfür sallardı. En fazla açıkça ve sansürsüz "geçmişini s...." diye küfrederdi.

Küfür ağzından kendiliğinden çıkar, sonra da farkına varınca: ‘Hoca kusura bakma. Allah küfrü böyleleri için yaratmış’ derdi.”

Sosyal medyadaki bu ilginç paylaşımın altında pek çok yorum yapıldı.

Yazar Mustafa Everdi, Cemil Meriç’in kızdığı kişinin geçmişine küfür edişine atıf yaparak “Ben cinslik yapıp geleceğine sövüyorum.” yorumunu yaptı..

Arif Bilgin de “Evet, küfür iyi değil, doğru değil, kabalık ve belki günah; ama bazıları o kadar hak eder ki...” dedi.

Ömer Ertürk, konuyu yorumuyla Cemil Meriç’in Sezai Karakoç ilişkisine taşıdı:

“Hocam, Cemil Meriç'in, Üstad Sezai Karakoç ve düşncesi hakkında dile getirdiği bu sözler hakkında ne düşünüyorsunuz:

"İslam’da diriliş yoktur, intibah vardır. Sezai Karakoç Rönesans yerine diriliş, diyor. Dergi de, mefhum da gayr-ı İslami."

Yüksel Kanar, Ömer Ertürk’e verdiği cevapta iki büyük yazar arasındaki ilişkiye ilişkin ilginç   açıklamalarda bulundu:

“Cemil Meriç, Sezai Karakoç'u tanımıyordu. Sadece İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü'nü okumuştu. Onu da beğenmiyordu.

Etrafında bu kadar adam nasıl toplanmış,nasıl oluyor da bu kadar seviliyor derdi.

Doğrusu ben onda bir çekrememezlik görüyordum.

Kendisine, kitaplarını okumadan nasıl böyle bir yargıya vardığını sordum. Bana hak verdi. Kitaplarını okuyacağını söyledi. Fakat okuduğunu sanmıyorum.

İlginç bir kitap okuma yöntemi vardı.

Eminim Sezai Karakoç'u okusaydı çok severdi.

Sizin aktardığınız sözleri sözünü ettiğim psikoloji içinde söylemiş olabilir.”

Sosyal medyada hep kötü şeyler olmuyor. Bazen böyle ilgin olaylar da oluyor.

Selim İçli