Bugun...


YAŞAR DURU: Sinemanın Türkiye Serüveni - 2.Yeşilköy'den Yeşilçam'a
Almanya’da fotoğrafçılık ve Film Okulu’nu bitiren Faruk Kenç ilk filmi “Taş Parçası” filmiyle tiyatro kökenli olmayan ilk yönetmen olarak adını duyurur. Türk Sineması’na 1916’dan beri hakim olan Tiyatrocu geleneğini oyuncu bazında bir müddet daha sürdürmek zorunda kalır.

facebook-paylas
Tarih: 02-01-2018 19:07
YAŞAR DURU: Sinemanın Türkiye Serüveni - 2.Yeşilköy'den Yeşilçam'a


1923 Muhsin Ertuğrul’un Türk Sineması’nda eğemenliğini ve tek adamlığını kabul ettirdiği yıl olur. Ateşten Gömlek, Leblebici Horhor ve Kız Kulesinde Bir Facia adlarıyla peşpeşe 3 film çeker.


Halide Edip Adıvar’ın romanından sinemaya uyarladığı “Ateşten Gömlek”te Kurtuluş Savaşı’nı anlatır. Müslüman - Türk kadınları; Bedia Muvahit ve Neyyire Neyir, ilk kez bu filmde kamera karşısına geçerek takipçilerinin önünü açarlar. 

1924’te büyük ihtimalle ekonomik sıkıntılar yüzünden, sadece bir film çekilir. Peyami Safa’nın aynı isimli romanından uyarladığı “Sözde Kızlar”ın çekimlerini tamamladıktan sonra Rusya’ya gidip çalışmalarını orada sürdürür.

İpekçi Kardeşler, aynı yıl içinde sinema işletmeciliği yapmak üzere 1924’te kurdukları ıpek Film’i, 1928’de Türk Sineması’nın ikinci prodüksiyon firması haline getirirler. ilk filmlerini de Rusya’da umduğunu bulamayarak dönen Muhsin Ertuğrul’a yaptırırlar. “Ankara Postası” filminin 1928’de başlayan çekimleri ancak 1929’ta tamamlanır. Ertuğrul yine 1928’de ‘motor’dediği Kaçakçılar filminin çekimlerine, oyunculardan birinin geçirdiği kazada hayatını kaybetmesi üzerine ara vermek zorndu kalır. Kaçakçıları da Ankara Postası gibi ancak 1929’da tamamlar.

Türk Sineması,1931’de, sinema sektörünün önünü açan son derece önemli ilklerle tanışır.“
Türk-Mısır ve Yunan” sinemacıların katılımı ile ilk ortak yapımını gerçekleştirir.
Baş rollerini; Semiha Berksoy, Talat Artemel, İ. Galip Arcan gibi Türk sanatçıların yanı sıra Mısırlı Azize Emir, Yunanlı Gavrilides ‘in paylaştıkları “İstanbul Sokaklarınıda”nın yönetmen koltuğunda yine Muhsin Ertuğrul yer alır. 

İstanbul Sokaklarında “ilk ortak yapım” olmanın yanı sıra sessiz çekilip dublajı yapılan ilk yerli film olarak da sinemamız açısından önemli bir kilometre taşı olarak tarihe geçer.

1932’ye gelindiğinde Türk Sineması o tarihe kadar beyaz perdede görmediği yeni yüzlerle tanışır.
Muhsin Ertuğrul’un Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu’nun eserinden sinemaya uyarladığı “Bir Millet Uyanıyor” filmi, hikayesi kadar; Ercüment Behzat Lav, Atıf Kaptan, Ferdi Tayfur, Naşit Özcan, Hadi Hün, Mahmut Moralı, Hazım Körmükçü, İ. Galip Arcan, Behzat Butak ve Feriha Tevfik gibi ünlü oyuncularıyla da ilgi çeker. Atıf Kaptan bu filmdeki rolüyle şöhreti yakalar. 

* İpek Film, Nişantaşı’nda ilk sesli stüdyoyu kurar. Türk Sineması, uzun yıllar başını ağrıtacak olan sansürü düzenleyen “Sinema Filmlerinin Kontrolü Hakkında Talimatname” ile tanışır.

* 1933’te 4’ü uzun, 3’ü kısa metrajlı olmak üzere 7 film çekilir. Filmlere, batılılaşma rüzgarının etkisiyle olsa gerek, vodviller ve operetler hakim olur. Türk Sineması’nın tek adamı Muhsin Ertuğrul, Karım Beni Aldatırsa ve “Türk-Yunan” ortak yapımı “Fena Yol” filmlerini çeker. 

Nazım Hikmet Düğün Gecesi adıyla bir kısa film gerçekleştirir ve Muhsin Ertuğrul ile birlikte Cici Berber’i yönetir. Tiyatro sanatçısı Hazım Körmükçü de yönetmenliği dener ve Yeni Karagöz filmi ile kamera arkasına geçer.

Muhsin Ertuğrul, 1934’te “Leblebici Horhor Ağa”yı ikinci kez çeker. Bu arada Milyoner Avcısı isimli filmi de yöneten Ertuğrul, Leblebici Horhor Ağa filmiyle Venedik 2’nci Uluslararası Film Şenliği’ne katılarak onur diploması alır. Halil Kamil “Hak-Ka adıyla kendi prodüksiyon şirketini kurar. Nazım Hikmet ıstanbul Senfonisi filmiyle kısa metrajlı film denemelerini sürdürür.

1935’te,”Aysel Bataklı Damın Kızı” filmiyle Türk Sinema Tarihi’ne ilk köy filmi çeken yönetmen olarak da adını yazdırmakla kalmaz, Sinemamızın ilk kadın yıldızı olarak anılan Cahide Sonku’yu sinemaya sinemaya kazandırır. 

1939 Muhsin Ertuğrul’un Türk Sinemasındaki eğemenliğine ve tek adamlığına son verecek gelişmelere sahne olur.

Almanya’da fotoğrafçılık ve Film Okulu’nu bitiren Faruk Kenç ilk filmi “Taş Parçası” filmiyle tiyatro kökenli olmayan ilk yönetmen olarak adını duyurur. Türk Sineması’na 1916’dan beri hakim olan Tiyatrocu geleneğini oyuncu bazında bir müddet daha sürdürmek zorunda kalır. 

1940’lı yıllarda Avurupa’yı cehenneme çeviren II. Dünya Savaşı’nın zor şartarına rağmen;“Faruk Kenç’in sinemaya girmesiyle çekilen film sayısı 5’e yükselir.” Muhsin Ertuğrul “Şehvet Kurbanı ile çıkış yapmaya çalışır. Faruk Kenç’in ilk polisiye film denemesi “Yılmaz Ali”’nin baş erkek oyuncusu Süavi Tedü, sinemamazın jön geleneğinin de başlangıcı olur.

1941’de Muhsin Ertuğrul “Kahveci Güzeli” filmiyle ‘motor’ der. 

1942‘te 3 filmin jeneriklerine ve afişlerine Adolf Körner adı yazılır.

Savaşın başlarında ülkemize gelerek takdimcilik yapan Körner, Yapımcı Halil Kamil’in ısrarı üzerine sahneden inip kamera arkasına geçer ve yıl içinde; “Duvaksız Gelin” “Sürtük” ve Kerem ıle Aslı filmlerini çekerek adını duyurur. 

Körner’in Mahmut Yesari’nin aynı isimli romanından sinemaya uyarladığı Sürtük, daha sonraki yıllarda defalarca filme alınır ve çok yoğun ilgi görür. Koyu melodramik yapısı Türk Sineması’nda birçok filme ilham kaynağı olur.






YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
YUKARI