Bugun...


YASİN ÇETİN: Necip Fazıl Kısakürek ve Tiyatro
NFK önce anlamak sonra onun yolundan gidebilmek için eleştiriyi kabul etmek lazımdır. Başarı önce azimle çalışmak ardından eleştirilmekle sağlanabilecek bir kavramdır. Sadece çalışmak bizi başarıya götürmez.

facebook-paylas
Tarih: 05-01-2016 09:57
YASİN ÇETİN: Necip Fazıl Kısakürek ve Tiyatro

NFK’in dünya görüşüne sahip olup, haricen tiyatro ile ilgilenen herkesin aklına ilk gelen hemen onun bir oyununu sahnelemektir. Onun düşünsel yapısı ve tiyatroya yansıması çoğu zaman yanlış anlaşılabiliyor. Bunun ana nedeni yeterince okumamaktır. Belki bu çalışmayı bile sonuna kadar okumaya üşenebilecek sevenleri olabilir. Ama onun düşüncesinde, her zaman en iyisini yapmak için yapılan fiiliyatın her şeyini okuyarak, araştırarak hâkim olmak yatıyordu. Bu yüzden NFK’in tiyatro anlayışını ve onu bu sürece götüren nedenleri kendi eserleri ve hakkında yazılmış eserler üzerinden sentezleyeceğiz.

Edebiyat dünyasında şair kimliği ile ön planda duran NKF’in, ikisi tamamlanmamış olmak üzere toplam 15 tiyatro eseri bulunmaktadır. Şair kimliğinin yanında bir mütefekkir kimliğine de sahip olan, ayrıca kırklı yaşlarından sonra kendi deyimi ile tamamen içini sosyal mücadele kaplayan ve ömrünü böyle tamamlayan NFK; “Neden tiyatro eseri yazma gereği duydu?” “Tiyatro onun için ne ifade ediyordu? “ “Tiyatro eseri yazmasına sebep olan sadece Muhsin Ertuğrul’un ricası mı yoksa başka nedenler de mi var?” Bütün bu nedenleri, bu alandaki eserlerinin bir tiyatro akademisyeni gözündeki başarısı, halk nazarında başarısı, ruh endazesinde karşıtı gibi tüm kıstaslar, külliyatı incelenerek bir yap-boz gibi bir araya getirilebilir.

   

NECİP FAZIL KISAKÜREK’İN GÖZÜNDEN TİYATRO

“Her sanatkâra imparatorluk tacı tiyatrodur” Necip Fazıl Kısakürek

NFK’in dünya görüşünde; bir anlayışa düşman olabilmek için önce kendi anlayışın(telakkin) olmalıdır. Bu yüzden 79 yıllık “Çileli” yaşamına, edebiyatın her şubesinde eser üretmek üzere 93 eser sığdırmıştır. Onun anlayışında tiyatro sanatı belli hassasiyetler içermesi gerekiyordu. Bunların başında ruhçu, mükemmeliyetçi, metafizik olaylar gibi bazı ölçütler içermesi gerekiyordu. Bu mizanda yazılabilecek en kaliteli eserleri sunarak kendi telakkisini gösterdikten sonra bunun dışında kalanlara; “İşte tiyatro böyle olmalı” demiştir.

NFK, 2 Nisan 1964 de verdiği yaklaşık iki saat süren “Tiyatro Ve Tesiri”[1]  konferansında hazırlıksız geldiğini mevcut sermayesiyle konuşacağını söyler. Akabinde “Belki mevcut sermayem size yetebilir” diye bir latife yaptıktan sonra Antik Yunandan başlayarak günümüze kadar Dünya tiyatro tarihini detaylarıyla anlatır. O iki saatte anlattığı akademik bilgiler, Türkiye’de bugün konservatuvarlar ve güzel sanatlar fakültelerinin drama, tiyatro ve oyunculuk bölümlerinde iki yıl süren “Drama Tarihi” dersi olarak verilmektedir. Şuanda Avrupa’da “Tiyatronun İncil’i” yakıştırmasıyla elden ele her tiyatrocunun defalarca hatmettiği Oscar Brockett’in “History of  the Theatre”[2] kitabı 90’ların sonunda basılmış ve Türkiye’de bu kaynaktan sonra en etkin kaynak olmak özelliği taşıyan Prof.Dr.Özdemir Nutku’nun “Dünya Tiyatrosu Tarihi”[3] kitabı ise 1971 de basılmıştır. NFK ise bu konferansını 1964 de vermiştir. Bu konferans bu kitapların eksiksiz özetidir. Buradan NFK bu alanda eser vermeden önce tiyatroyu en az bir tiyatro akademisyeni gibi hıfzettiğini ve Cumhuriyet dönemi Türk Tiyatrosu’nda nasıl bir yere müstahak olduğunu görüyoruz. Ama bugün akademilerin tiyatro bölümlerinde adı çok nadir geçiyor, orası ince bir mesele. O zamanlar dünya tiyatro tarihi ile alakalı ne Osmanlıca ne de Türkçe kaynak vardır. Hatta 1964 de bütün dünya drama tarihini kapsayan toplu bir kaynağın Türkiye’de  var olduğunu da pek sanmıyorum. Bu kadar tiyatro bilgisini o yıllar ülkede bilen kişi sayısı beş ya da on’u geçmeyeceğini söyleyebilirim. Yabancı dili sayesinde yabancı kaynaklardan sentez bilgiyi elde ettiğini varsayıyoruz. Buda ondaki öğrenme azmini ve yine mükemmeliyetçilik uğruna ne zahmetler verdiği tezini ispatlıyor. Yani asla “ben böyle yapıyorum” düşüncesi yoktur. Her attığı adım altı dolu dolu, kimsenin itirazda dahi uzun uzun düşüneceği nedenlerle doludur.

O konferansında büyük bir umutla, hevesle, sosyal mücadele ruhu ile tiyatronun akademik bilgilerini, tarihini orada bulunanlara anlatıyor. İşin biraz acı ve bugün dahi aynı hatanın söz konusu olan yanı, dinleyenler konuşmanın en reaksiyon gösterilmeyecek yerinde reaksiyon gösterip küçük esprilere gülmektedirler. Meselenin büyük yerlerinde ise ilgisizdirler. Hâlbuki verilen bilgiler başlı başına tiyatronun temel taşlarıdır. Orada NFK’in amacı da kendi dünya görüşüne sahip olan insanları bilinçlendirip mükemmeliyetçi olarak tiyatro icra etmelerini sağlamaktır. Ona göre; “Sanat şekilleri içinde en büyük keşif tiyatrodur. Tekerlek, nasıl, bitmeyen mesafeler üzerinde sonsuz bir dönüşse, tiyatro da, durmayan zamanın mikap* biçimi bir kavanoz içinde, bütün madde ve hareket kadrosuyla dondurulması…” [4] idi. Bu konferansta ise “Tiyatro sanatın en mühim şubesidir” der.  Başta dediğimiz gibi bir telakkiye düşman olabilmen için önce kendi telakkin olması lazımdır. NFK düşüncesinde; “Bir tiyatro anlayışına karşı çıkabilmen için önce kendi kusursuz bir tiyatro anlayışın olmalı ve onu sergilemelisin. “ şeklindeydi. Her cümleye “Üstad bir şiirinde derki…” diye veya bir rubaisi ya da mısraları ile devam edenler, NFK hayatta iken ya da sonrasında bu alanda bu düşünceyi ne kadar uyguladı, orası da ayrı bir tartışma konusudur. Hatta NFK; ruhsuz, anlamadan şiir yazan ve okuyanları bile hayatta iken eleştirmiştir.

Bugün tiyatro camiasında yaşananlar o günde yaşanmaktaydı. Buna karşılık olarak il il konferanslar vererek anlatabildiği kadar tiyatronun ehemmiyetini ve kuramsal bilgilerini okuyucularına, dinleyicilerine aktarmaya çalışmıştır. Tiyatro eserlerini kolay kolay herkese oynatmayarak ne kadar mükemmeliyetçi olduğunu göstermeye çalışmıştır. Hatta Muhsin Ertuğrul’un şehir tiyatrolarında oynadığı “Bir adam yaratmak” oyunun her temsilini izlediğini söyler. Bir temsilde Muhsin Ertuğrul bir cümleyi eksik söyler. Oyun sonu hemen kulise fırlar. Muhsin Ertuğrul bir bornozla oturuyordur. NFK “Muhsin sen ne yaptın? Bir cümleyi unuttun!” der. O ise koltuk altından dereceyi çıkarır. “Bak senin oyununu 40 derece ateş ile oynuyorum” der. Bu derece mükemmeliyetçi bir insandı. Çünkü onun dünya görüşüne sahip insanlar en iyisini yapmalıydı. “İdeolocya Örgüsü” isimli 576 sayfalık(bana göre takdim ve yayınevi bilgilerini saymayıp Birinci Fasıl olan yerden başlarsak 571 sayfalık) eserinde kendi dünya görüşünü akademik olarak “hak” olduğunu ispat etmiştir. Üstelik görüşünü didaktik değil, iki kutbu karşılaştırmalı tasavvur ettirerek açıklamıştır. Bu düşünceye malik olanlarında gitmesi gereken sanat çizgisini kendi eliyle çizmiştir.

NECİP FAZIL KISAKÜREK’İN TİYATRO ÇİZGİSİNİ TAKİP ETMEK

NFK’in dünya görüşünde rızık “Halik”ten gelir. Yani insan, rızık kaygısı duymamalı. Bu çizgiden giden insanlar, çocuklarını yatkın olduğu alanlara mı yönlendirmeli? Yoksa rızık kaygısı ile tiyatroya, sanatta meyyal çocukları mühendislik, hukuk, tıp gibi bölümlere zoraki seçimler mi yaptırmalı? İşte burası da ince bir mesele…

Ödenekli bir tiyatroda geçtiğimiz sene bir oyun izlemiştim. Oyun öz olarak sıradan bir metindi ama biçim olarak oyuna Marksist bir yorum getirmişlerdi. Tabi bu olay metinde olmadığı için doğal olarak oyuncunun ağzından çıkmıyor. Bu Marksist reji ağızdan sözlü çıkmadığı için iyi bir tiyatro izleyicisi olmayanın fark edemeyeceği bir durum. Oyun sonunda bu Marksist rejiyi devlet görevlisinin görüşüne tam zıt olmasına rağmen ayakta alkışladığını gördüm. Başka bir oyunla alakalı da her fırsatta NFK den nükteler veren bir köşe yazarının dünya görüşüne tam zıt bir oyun için izlemeden methiyeler dizdiğini gördüm. Bu yazar hitap ettiği hedef kitlesinde kanaat önderi sayılabilecek kadarda değer gören birisi.

NFK in hem dünya görüşünde en iyinin hedeflenmesi gibi tiyatro düşüncesinde de durum aynıdır. Bunun için tek çare bu alanda yetkin, aynı görüşten insanların yetişmesi ile mümkündür. Ama bu üç tane kitap okuyan birinin insanlara tiyatro dersi vermesi değil, gerçekten hem fiziksel hem teorik olarak bir tedrisattan geçen kişilerin ortaya çıkması ile muhtemeldir. Her zaman çıta en üstte olmalıdır. Ancak bu şekilde istemediğinin karşısında durabilmek mümkündür. Bunun harici nefes yormaktan öte değildir.

Tiyatronun pek çok türü vardır. İsteyen istediği türü yapabilir. Tek ortak payda adının tiyatro olmasıdır. İsteyen siyasi, isteyen dini, isteyen sanatsal, isteyen fiziksel tiyatro gibi pek çok çeşidini yapabilir. Lakin NFK’in çizgisini takip etmek isteyenlerin belli başlı dikkat etmesi gereken hususlar vardır. Bunlardan ilki kendi tabiri ile bir “ruh” taşımasıdır. Bu “Ruh” dediği kavram şöyle açıklanabilir; Muhakkak öz olarak bir hakikat içermelidir. Yani kendi dünya görüşündeki bir temayı seyirciye tiyatro vasıtası ile aktarmalıdır. Bunu da NFK’in “Tiyatro vaaz kürsülerinin en yükseğidir” [5] sözü ile açıklayabiliriz. Tiyatroyu etkili bir hitabet aracı olarak görmektedir. Eğitim fakültesi bitirip insanlara konferans veren bir hocadan, tiyatro okuyup insanlara temsiller veren bir tiyatrocuyu daha evla görmüştür. Yalnız temsil verdiği metin onun çizgisindeki kıstasları içermek durumundadır. Nasıl Bertolt Brecht epik tiyatroyu oluşturmuşsa NFK anlayışında da “Ruhçu”, “Manevi Aksiyon” içeren bir üslup üretilmiştir.

Oyunlarında ki tema ve yazı dilinin izleri takip edilmeye çalışıldığında o dönemde “Yerli Shakespeare” yakıştırması yapıldığından anlaşıldığı gibi mükemmel bir tutarlılık görüyoruz. Bütün oyunları “Dramatik yazarlık”,  “Dramatik metin” kurallarını kusursuz bir mükemmeliyet dâhilinde içermesinin yanı sıra, NFK’e ait az evvel sıraladığımız “Ruhçuluk” gibi ona mütedair özellikleri taşımaktadır.  Böylesine bir deha, ideolojik sebeplerden hep göz ardı edilmiştir. Ve “onun çizgisini izliyorum” diyen kişilerde tiyatro alanında yetkinlik sağlayamadığı için hazinesini koruyamamıştır. Dramatik kurallar bağlamında daha altlarda metinler defalarca temsiller vermiş, alkış kıyamet arşa yükseltilmiştir. Tiyatro adamın olmadığı dönemde en az bugünkü akademisyenler kadar bilgili, kalemi mükemmel bir deha, tiyatro alanında hak ettiği yerde hala değildir. Buda yine yalnız yetkinlik kazanmış, tiyatroyu en az ideolojik sebeplerden NFK öteleyenler kadar bilen ve onun çizgisini takip etmek isteyen insanlarca aşılabilecek bir durumdur. Yoksa köşe yazılarımızda NFK’in şiirlerinden örnekler verir, adını ağzımızdan düşürmeyip ama görüşümüze aykırı bir oyunu bilmeden methiyeler dizerek yazan bir yazardan öte gidemeyiz.

Yine NFK’in çizgisinde “sahte inkılaplarla çürütülmüş ruh kökünü” kurtarma çabası vardır. “Tohum” teması, metafizik sorgulamalar, kendi ruhunu arayan insanlar, kuşkusuz doğruyu, adaleti savunduğunu zanneden insanların yanıldığını görmeleri gibi “hakikate” giden yollar gösterilmiştir. O hakikat NFK’in İdeolocya Örgüsünde uzun uzun anlattığı ve çocukluğunda dedesinin konağında başlayıp bahriye mekteplerinde ardından darülfünun dan 1934 yılında Seyyid Abdülhakim Arvasi’yi tanıyıncaya kadar yaptığı sorgulamalar sonucu uzun bir yolculuğun sentezidir. Binlerce izinin takipçisi için ateşe atlamış, yanmış ve yazmıştır. Geridekilere sadece okumak ve anlamayı bırakmıştır.

NECİP FAZIL KISAKÜREK’İN TAKİPÇİLERİ YOLUN NERESİNDE?

Muhafazakâr camiada tiyatro Yunan mitolojisindeki Ölümsüz tanrı Aşil’in topuğundaki okun değdiği nokta gibidir. Bunu bilen karşıt görüş ise tek çare okuna hedef olarak topuğunda ki o noktayı almaktadırlar. Vuruyor vuruyor aynı yerden vuruyor. Eksiğini göremeyen veya o noktayı kapatamayan muhafazakar, ayağa kalkıyor ve tekrar topuğunda ki aynı noktadan ok yiyor.
     

İdeolocya Örgüsü; dünya edebiyatını ve fikir âleminin yakın takipçisi olarak söylemek gerekirse  “Bir dünya görüşü” endazesinde yazılmış son kitaptır. Üzerine virgül eklemek mümkün değildir. Böylesine bir dehanın takipçilerinin topuklarındaki o nokta ise yine inanışlarında ki inen son kutsal kitabın ilk ayetinin tatbikinin yapılmamasından kaynaklanan bir problemdir. Bunun tatbiki bütün bu problemlerin çözümüme tekâmül edecektir.

Yani bunun hülasası şudur; İnandığın yüce kitabın ilk ayetini neden “İkra” dır. Ve bunu tatbikte muhafazakâr camia ne kadar muzafferdir. Herkesten mütefekkir olması beklenmemektedir. Ama en azından inandığı kitabın ilk ayetini düşünüp; “Neden ilk ayeti başka bir şey değil de budur?” düşünecek kadar fikir adamı olunmalıdır. Nasıl 5 yaşında çocuklarınızın bir şey yaptığında “Ben bilirim, o şöyle yapar” diyerek, 5 yıl büyüttüğünüz çocuğun tüm özelliğini bildiğinizi söylüyorsunuz. İnsanları yaratanda yarattığını en iyi bilen olarak ilk ayetini neden “Oku” olarak göndermiştir. Düşünmeli, sorgulanmalı, muhasebe edilmelidir.

NFK’in külliyatını okuyup gerçekten ona vakıf olan insanlar bilirler, birçok şair, oyun yazarı, edebiyatçı yakınından geçemeyecekken izlerinin takipçileri tarafından okunmaması, tam hâkim olup savunamaması yüzünden hiç olmayacak insanlarla rakip gösterilmektedirler. Çok basit karşıt görüşteki edebiyatçılar bile sorgusuz sualsiz kendi takipçileri tarafından yüceltilirken, NFK gibi bir deha nefsani sebeplerden hayatta iken bile yakınlarından yeterli desteği görememiştir. Sayıları az olan NFK düşüncesine bu hâkim kişiler ise yeterli gelmemektir. Hatta bazı durumlarda bu anlayan kişilerin gösterdiği yerinde ve haklı tepkiler, anlamayanlar tarafından tepki çekerek hain ilan etmeye varan durumlar gözlemlenmektedir.

Tiyatro NFK için çok önemliydi. Bunu tarihten bir örnek ile sabitleyelim.Osmanlı dönemin de ilk tiyatromuz olma özelliğini taşıyan Gedikli Paşa’da ki Güllü Agop’un tiyatrosudur. Güllü Agop, V.Murat tahtta iken Sultan II.Abdulhamit’ten hemen evvel meşhur Moliere’in dünya klasikleri arasında girmiş meşhur oyunu Cimri’yi “Pinti Hamit” diye çevirtip oynamıştır. Bir tek Sultan II.Abdulhamit oyuna itiraz ederek olayı V.Murat’a söylemiş, ondan ise “demek ki oyun böyleymiş” cevabını alarak Güllü Agop’u destekleyen bir padişahla karşı karşıya kalmıştır. Bugün ise yine durum farklı değildir. Tüm oyunlar yönetmen ve rejisörlerin fantazyasına açık, sadece oyunda olan önermelerle prodüksiyon yapan tiyatro adamı ise yok denecek kadar azdır. Bu alanda ki sıkıntının nedeni ise; Sol'un birbirini yanlışıyla doğrusuyla sahiplenici ittifakı, sağ'ında "kendi gemisini yürüten kaptan" durumudur. Bu tezin ispatı için tiyatro eleştiri makalelerine bakılabilir. Ortalık hep alkış kıyamet prodüksiyon izleyen eleştirmenlerle dolu. “Memlekette hiç mi kötü yapım yok?” sorusunun cevabı ise yazanların hep bir birleriyle yanlışta ve doğruda kusursuz ittifakta olmalarıdır. Sağ’da ise yazacak kişiler imkan bulamamaktadır. Hali hazırda yazanlar ise yazımızın başında verdiğimiz örnekten öte değildir.

NECİP FAZIL KISAKÜREK VE TİYATROSUNU ANLAMAK

Gençlik döneminde yaşanan buhranlardan, metafizik sorgulamalardan, edebiyata, şiire ve tiyatroya kadar NFK, hepsini uzun uzun sorgulamış ve kendi telakkisini sergilemiştir. İzini takip edenlere sadece okuyup, hakikati anlamak fiiliyatını bırakmıştır. NFK hayatından anlar içeren şiir kitabına “ÇİLE” ismini verirken alın çilemi okuyun diye değil, ben bu çileyi çektim size de çekmeden tecrübe olsun alt metniyle sunmuştur.

Muhsin Ertuğrul tarafından verilen temsilleri mükemmeliyetçilik uğruna kaçırmadan hepsini izleyen, Abdullah Kars’ın oynaması için yazdığı Yunus Emre’yi 1350 temsil vermesine rağmen belki kötü oynamıştır diye izlemeye gitmeyen NFK’in tiyatrosu, hep bu endazede olmalıdır. Yine birçok okuyanın düştüğü hata buradaki olay kişisel ego değil, o görüşte bir insanın en mükemmeli sergilemesi gerektiğini savunmasıdır. Bunun aksi durumu da karşıya koz vermekten kendini itibarsızlaştırmaktan öte değildir. Yani sen izlediğin bir oyunu eleştirebilmen için en az oyun kadar ses getiren bir oyun sahnelemelisin. Tersi durumda basit komik oyunlar sergileyip, profesyonel teknikle “Ruh” içermeyen oyunları eleştirmek etkisiz bir eylemdir. NFK’in tiyatro anlayışında büyük tiyatrolarda izlediğimiz gibi oyunculuktan, kostüm, dekor, sahne tasarımından ışık tasarımına profesyonel teknikler içermeli buna ilave metinde “Ruh” olmalıdır.

NFK’in izi, ancak onu doğru anlayarak sürülebilir. Bu öze varıldığında ise önce dünya klasmanında tiyatro adamları yetiştirip, bunlarla bu ölçütlerle eserler ve prodüksiyonlar üretilmesi gerektiği sonucuna varırız. Bu olguya sahip olunduğunda ise yapılan eleştiriler yerini bulup, yeterli yaptırım gücüne malik olunabilir. Bütün bunların şuanda olmayışı da yine okumamak ya da yeterince okumamak tezimizi ispatlar niteliktedir. Bütün çevrelerce dönemin en büyük tiyatro muharriri kabul edilmesine rağmen oyunları ötelenen NFK, bu tespitlerimiz gerçekleştiğinde belki onca uğraşlarına rağmen Şehir tiyatroları, devlet tiyatrolarında ideolojik sebeplerden ötürü oynatamadığı “Ahşap Konak” ya da “Reis Bey” sahnelenebilir. Yine bu durum gerçekleştiğinde şartlar eşitlenmiş olur ve tiyatro ideolojik emellerden kurtulup, hak eden metinler, hak eden sanatçılar, hak eden yönetmenler hak ettiği yeri bulabilir.

NFK önce anlamak sonra onun yolundan gidebilmek için eleştiriyi kabul etmek lazımdır. Başarı önce azimle çalışmak ardından eleştirilmekle sağlanabilecek bir kavramdır. Sadece çalışmak bizi başarıya götürmez. Bu yüzden benimde yaptığım eleştirinin amacı; yermek, zemmetmek değil eleştiri yaptığım kişi/kurum/yapıt vs. nin başarısı içindir. Hele ki bu eleştiri yaptığım kişi/kurum/yapıt ile aramda bilgi bağı, meslek bağı ya da görüş bağı var ise bu onun daha çok başarısını istememden öte bir şey olamaz. Bu bağlar yoksa zaten eleştiriye de değer görülmez.

“ Anlamak yok çocuğum, anlar gibi olmak var;
Akıl için son tavır, saçlarını yolmak var…” [6]

1983 NFK

 

KAYNAKLAR

[1] Kısakürek Necip Fazıl, Kendi Sesinden Konferanslar 2, Büyük doğu yayınları, İstanbul,2012.

[2]Brockett Oscar, History Of The Theatre, Allyn and Bacon, Boston, 2003.

[3]Nutku Özdemir,Dünya Tiyatrosu Tarihi 1, Ankara Üniversitesi DTCF, Ankara, 1971.

[4] Necip Fazıl Kısakürek’in bir çok eseri önsüzde olan tanımıdır.
[5] Necip Fazıl Kısakürek, 2 nisan 1694 Tiyatro ve Tesiri konferansı
[6] Kısakürek Necip Fazıl, Çile, Büyük Doğu Yayınları, İstanbul, S.75






YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
YUKARI