Bugun...
BÜYÜK DEVLET YOKSUNLUĞU


Mustafa Yürekli
 
 

facebook-paylas
Tarih: 29-09-2015 12:44

Yüce Diriliş Partisi Genel Başkanı Sezai Karakoç, 2015 yılı “Kurban Bayramı Kutlaması” mesajı yayınladı. Kutlama mesajında, hacıların Mina’da yaşadığı faciaya gönderme yaparak “İslâm Âlemi’nin başına gelen küçük ve büyük bütün felâketlerin temelinde, İslâm Milleti ve Ülkesi’nin her meselesini çözecek Büyük Devlet’ten mahrum olmamız gerçeğinin yatmakta olduğu görülmektedir. Bunun da kökünde, İslâm’ı eksik anlama bulunmaktadır.” dedi. Sezai Karakoç’un bu “İslâm’ı eksik anlama”dan kaynaklanan büyük devlet yoksunluğu sorunu tespiti İslam milleti için hayati önemi olan ve dirilişin başlangıcını oluşturan bir noktadır.

Büyük İslam ülkesinin devletlere bölünüp dağınık hale gelmesinin nedenini bugüne dek hep dışarıda aramışızdır. Yaygın eğilim, İslam milletinin birliği sağlayamaması sorununu dünya güçlerinin sinsi, planlı, hain ve kanlı politikalarıyla izah etmektir. ABD ve İsrail’in entrikaları anlatılmaya başlanır, ne zaman konu açılsa. İngiltere’nin kurnazlığı, baş edilmez politikaları sıralanır bir bir. Çoğunlukla da sistemden ve içimizdeki işbirlikçilerden şikayet edilir, İslam birliğinin sağlanamaması sorunu konuşulmaya başlanınca. Elbette bütün bu gerekçelerin geçerlilik payı vardır. Ne var ki büyük İslam Devleti’nin kurulamamasının derinlerdeki asıl nedeni “İslâm’ı eksik anlama” sorunudur. Üstadın sorunun kaynağını içerde teşhis eden bu tespiti, yeni bir fikir, dirilişci bir açıklamadır.

Bayram Kutlaması’nda yer alan “Atalarımız, baştan beri bu gerçeğin farkında ve bilincinde olarak Büyük Devlet kurmuş ve ne pahasına olursa olsun bunu 20. Milâdî yüzyıla kadar yaşatmışlardır. Yüz yıldır ondan mahrumuz. Ve bütün mahrumiyetlerimizin kaynağı da budur.” tespiti ise İslam milleti için büyük devlet yoksunluğu sorununu tarihi gerçeklerle temellendirmektedir. Hz.Peygamber’in (s.a.v.) Medine’de kurduğu İslam Devleti, halifelik görevi ve ümmetin velayetini üzerinde taşımak olarak Emevi, Abbasi, Memlüklüler ve Osmanlı devletleri olarak yirminci yüzyılın başına kadar gelmiştir. Fas’tan Filipler’e kadar uzanan büyük ülkede bir milyar 800 milyon Müslüman yaşamaktadır, büyük bir zenginliğe sahiptir ama devleti yoktur..

Sezai Karakoç, kutlamasında “Şunu iyice bilelim ki, zaten olan her felâket, dağılma, yıkılış ve çöküş, kendi diliyle, bunu söylüyor, İslâm, sadece bir inanış mensupluğu değil, bir hayat tarzı, bir medeniyet yaşantısı ve bir varoluş düşüncesi sahipliğidir. Bütün derinliği, genişliği, yüksekliği ve bütün boyutlarıyla İslâm’ı yaşamak için BÜYÜK DİRİLİŞ ATILIMI’nı gerçekleştirmek üzere elinden geleni yapmak, her müslümanın ölüm kalım borcudur.” diyerek sorumluluğumuzu hatırlatmaktadır.

İslam milleti, 20. yüzyılın başında yeniden beylikler dönemine germiştir. Ayrılıkçı eğilimlerin güçlendiği, vahdetin zorlaştığı bu dönemde en büyük sorumluluk Müslüman aydınlara düşmektedir.. Özellikle de Türkiye, İran, Mısır, Sudi Arabistan ve Pakistan aydınları birinci dereceden sorumludur bu dağınıklıktan ve yaşanan felaketlerden.

Avrupa Birliği’ni oluşturan Batılı devletlerin yaptığını İslam alemi niçin yapamamaktadır? Mevcut ülkeler, iç işlerinde özerkliğini korurken, ekonomik planlamada, güvenlik politikalarında ve özellikle dış politikada niçin birlikte hareket etmesinler? İslam İşbirliği Teşkilatı niçin bir köşede sus pus olmuş, İslam milletinin sıkıntılarını sadece izlemektedir?



Bu yazı 1845 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
Henüz anket oluşturulmamış.
YUKARI