Eşeği kaybolan Subaşı (komutan, subay), ateş püskürmüş: “Çabuk benim hayvanımı bulun, yoksa karışmam!” diye bağırmaya başlamış. Herkesi bir telaş, bir korkudur almış.

Eşeği aramak için dört bir tarafa dağılan Akşehirliler, yolda Hoca'ya rastlamışlar: “Aman Hocam, bize yardım et. Yolda sahipsiz bir eşek bulursan hemen yakala n'olur.”  Hoca sormuş “Eşek kimin?” diye. “Subaşının!” demişler.

Hoca da "Peki! Ararım.." demiş ve türkü söyleye söyleye yoluna devam etmiş.    

Karşısına çıkan bir köylü, “Hocam, böyle türkü söyleyerek ne yapıyorsun? deyince , Hoca da “Subaşının kaybolan eşeğini arıyorum!” demiş. Adam, bu kez de “Peki, böyle türkü söyleyerek eşek mi aranır a Hoca?” yine sormuş. 

“El elin eşeğini elbette türkü söyleyerek arar.” demiş.  

Hele eşek zorla aranıyorsa..  Üstelik kaybolan eşek Subaşınınsa.

Bu ülkede insanların söyledikleri türküler de siyasi pozisyonu belli eder ama bu başka bir konu; bu yazıda bir meseleyi çözüme kavuşturmada türkü söyleyişe, daha doğrusu “türkü çağırarak” çözüm aramaya dikkat etmek gerektiği anlatılıyor.

Kim neyi ararken türkü söylüyor? Hangi aydınlar, hangi konuda türkü söylüyor? Çünkü türkü söylemek, gönülsüz olmak, hatta karşı olmak demek.. Ne zaman, hangi işin içinde türkü söyleneceğini siyasi pozisyonları belirliyor. Kim hangi meselede ilgisiz, ağır ve engelleyici? Kim hangi konularda ilgili, hızlı ve destekçi?

Aydınlar var, dünya güçlerinin işlerinde, mesela Türkiye’yi Batı’nın bir parçası haline getirecek politikalarda türkü söylerler. Aydınlar var, AB üyeliğine üyelik müzakerelerinde türkü söylerler. Aydınlar var, devrimlerde, darbelerde türkü söylerler.  Ordumuz NATO görevine giderken türkü söylerler. Çok az türkü söylerler ama söylerler..  

Yine aydınlar var, İslam milletinin işlerinde, Afganistan, Bosna, Irak ve Suriye işgallerinde olduğu gibi, İslam Birliği’ni gerçekleştirmek ve dayanışmayı örgütlemek gerektiğinde türkü söylerler.. Filistin, Doğu Türkistan ve Kıbrıs meselesinde türkü söylerler.. Yeni demokratik bir anayasa yapılmasında türkü söylerler. Anayasa değişikliklerinde türkü söylerler.  

Asya’ya, Afrika’ya, İslam aleminin kriz bölgelerine yardım gönderileceği zaman türkü söylerler. Sığınmacıların sorunlarının çözümünde türkü söylerler.. “Ne işleri var topraklarımızda.. Gönderelim gitsin..” derler.

“Ortadoğu bataklığında ne işimiz var?” derler. Suriye krizinin çözümünde türkü söylerler..

Türkiye’nin güçlenmesine, kendine gelip ayakları üzerine kalkmasına, sözü geçer hale gelmesine, İslam alemini derleyip toplamasına ve devletler oyununda forvet oynamasına karşılar.

Dünya güçlerinin söylemleri neyse, maaşları bankalara dışarıdan yatanlar da aynı söylem içindeler.

Maşalar, hayati meselelerde türkü söyleyerek kendilerini ele veriyorlar.