Bugun...
TÜRKİYE’YE UÇAK DÜŞÜRME, 15 TEMMUZ VE RUS DİPLOMATI SUİKSTİ MESAJLARI


Mustafa Yürekli
 
 

facebook-paylas
Tarih: 28-12-2016 22:59

ABD Başkanlık seçim sürecinde ve sonrasında Trump’ın aleyhinde hangi ülke küresel medya kuruluşlarını etkiledi? Lobilerini seferber edip seçimi Clinton’ın kazanması için hangi ülke büyük çaba gösterdi? ABD Başkanlık seçimini Trump’ın kazanmasından hangi ülke büyük rahatsızlık duydu? Putin ile anlaşıp Suriye sorununu çözmeye çalışacağını açıklayan Trump’ın, ABD’nin Ortadoğu’daki yıkıcı rolünü, angarya olduğu açık sorumluluğunu ve artık taşınamaz hale gelen yükünü azaltmaya ya da ondan tamamen kurtulmaya dönük açıklamalarından en çok hangi ülke rahatsızlık duymakta? Trump’ın ABD-Rusya ilişkilerini düzeltmek istemesini hangi ülke kaygıyla izlemekte? ABD-Rusya yakınlaşması aleyhinde hangi ülke küresel çapta kampanya başlattı?  

Bu soruların cevabı: İsrail’dir. İsrail’in gücü, dünya mali oligarşisindeki ve dünya iletişim ağındaki ağırlığından gelmektedir. ABD başkanlık seçim sonuçlarından yaşamsal derecede derin etkilenen tek ülkedir İsrail’dir. Bu yüzden İsrail, hem ABD’deki başkanlık seçim sürecinde hem de seçim sonrasında yeni başkanın ABD’nin dış politikasını belirlemesinde var gücüyle etkin olmaya çalışmaktadır.

İsrail’in seçim sonuçlarından yaşamsal derecede derin etkilendiği ikinci ülke de Türkiye’dir. İsrail, Türkiye’deki seçimlerde de, yeni iktidarların ülkenin dış politikasını belirlemesinde de var gücüyle etkin olmaya çalışır. Türkiye, İsrail’in yolu üzerindeki en büyük engeldir. İsrail’in Türkiye üzerindeki medya, bürokrasi ve aydınlar dolayımıyla etkisi azalınca tek seçenek kalan ABD üzerinden etkilemeye büyük önem vermektedir. İsrail’in kuruluşundan beri Türkiye’yi dışarıdan ve içeriden kuşattığı, yetmiş yıldır içinde Sebataistler ve masonluk örgütüyle yapılandığı, iktidarları ve politikalarını büyük oranda belirlediği bir ülkedir. İsrail, terörle ve güdümündeki siyasal kadrolarla Türkiye’yi rahat karıştırabilmektedir. Bölücü terör örgütü PKK’nın Türkiye’ye yönelik eylemlerini Abdullah Öcalan yıllarca Şam’a yerleşerek MOSSAD’ın himayesinde yönetti. İstihbarat rejimi olan Suriye’yi yöneten Muhaberat’ı MOSSAD kontrol etmektedir. IŞİD’in arkasında da MOSSAD vardır. Dahası FETÖ de İsrail’in bir projesidir. Yahudi Lobisinin bugün ABD’yi Fethullah Gülen’i sahiplenmeye zorladığı görülüyor.

Uzun yıllar işgali altında tuttuğu Golan Bölgesi’nin zengin su kaynakları İsrail’in hayat kaynağıdır. Baba Esat, ardından oğul Esat da İsrail’in topraklarını işgaline ciddi bir itirazda bulunmadı ve sorun yapmadı; dolayısıyla en küçük tacizde bile bulunmadı. “Büyük İsrail” hedefi güden Siyonist İsrail, Suriye topraklarını işgal için koşulların oluşmasını beklemektedir. Küreselleşmenin hedefi, İslam milletidir; İslam ülkesi mikro devletlere bölünüp birer ABD eyaletine dönüştürülünce, İsrail de yayılmasını tamamlayıp “Büyük İsrail” hedefine ulaşacak. İsrail, ABD’nin tek kutuplu dünya sistemi hayaline tutunmaktadır; ABD, İslam ülkesini aşama aşama ele geçirmek için, Irak, Suriye, Suudi Arabistan, İran ve Türkiye’yi birkaç devlete bölebilmek için bölgeyi işgal etmekte, terör örgütlerini desteklemektedir. Operasyonun üçüncü ayağı olan ve on yıl süreceği planlanan Suudi Arabistan’ı, 2020’de işgale hazırlanmaktadır. 2000’li yılların ilk on yılında Irak’ı, ikinci on yılında Suriye’yi işgal edip parçaladı. Onar yıl arayla 2030’da İran’ı, 2040’ta da Türkiye’yi işgali planladığını öngörmek gerekir. Rusya, ilerde sınır komşusu haline gelecek olan ABD’nin 2050’deki topraklarını işgalinden kurtulabilmek için Türkiye ve İran’la ilişkilerini makul ve adil bir çerçeveye oturtmak zorundadır. İslam Birliği’nin çökmesi, Rusya topraklarını ABD, İngiltere ve Çin’in yağmasına açacaktır çünkü.

Amerika’nın AB, Rusya ve Çin’in de desteğini alarak 2050 yılına kadar İslam ülkesini işgallerle ve terörle 150, belki 250 devlete bölme projesinin gerçekleşmesini ölümüne destekleyen tek ülke, ABD’nin bölgedeki karakolu, hatta kalesi olan İsrail’dir. Avrupa ülkeleri, Rusya, Hindistan ve Çin, Müslümanların kan selinden “kütük” kapma politikalarına davet edilmektedir. Bu tarih koşullarında, Rusya’nın Suriye’ye dalması, Türkiye ve İran’a yakınlaşıp Irak ve Suriye’nin bölünmesine karşı çıkması ABD’den çok İsrail’i kaygılandırmaktadır.

Son bir yılda gerçekleşen olaylara bakılınca Türkiye ve Rusya’ya birer masaj oldukları hemen fark edilecektir: Rusya’nın 31 Ekim 2015’te, Mısır’da, 24 Kasım 2015’te Türkiye’de ve 15 Aralıkta Karadeniz’de uçaklarının düşürülmesi birer mesajdır. Son günlerde diplomatlarına düzenlenen süikastlar da birer mesajdır. PKK/PYD terörü, Rus uçağının düşürülmesi, 15 Temmuz başarısız darbe girişimi ve Rus Büyükelçinin FETÖ örgütünce öldürülmesi de Türkiye mesajdır. ABD, İsrail ve İngiltere, Irak ve Suriye’nin bölünmesine sıkıntı çıkaran politikaları nedeniyle son zamanlarda Türkiye, İran ve Rusya’yı sık sık, gittikçe şiddetini artırarak uyarmaktadır. Bu mesajları net olarak alan ABD'nin yeni başkanı seçilen ve 20 Ocak'ta görevi devralacak olan Donald TrumpBMGK'nın Doğu Kudüs'teki Yahudi yerleşim alanları nedeniyle aleyhinde kınama kararı aldığı İsrail'e hitaben, 'Ben başkan olana kadar sabredin ve güçlü durun" ifadelerini kullandı. Trump, Rusya üzerinden başkanlık seçiminde siber saldırı yapıldığına ilişkin medya operasyonu etkili olursa diye 20 Ocak'ta başkanlık koltuğuna oturamama endişesine düştü.

İsrail, ABD ile Rusya’nın arasını açmak için başvurduğu tertiplerle elde etmek istediğine ulaştı: Rusya ABD ile bütün diyaloglarını dondurduğunu açıkladı. Trump da Yahudi lobilerine boyun eğer, FETÖ’yü himayeye devam ederse iki süper güç arasında soğuk savaş dönemine rahmet okutan bir süreç başlayabilir. İsrail, böylece üçüncü dünya savaşı çıkartma gücünü elinde tutmak için her türlü tertibe başvurabilir.

Türkiye ve İran’a, İslam Birliği’ni gerçekleştirmekten başka kurtuluş kapısı yoktur; dolayısıyla Türkiye ve İran, eskiden olduğu gibi en azından Irak, Suriye ve Pakistan’ı da yanlarına alıp CENTO’yu yeniden açabilir ya da İİT çatısı altında daha geniş çaplı bir askeri oluşuma gidilebilir. İİT etkinleştirilip bir askeri pakt oluşturulmazsa, politik olarak atılacak diğer adımlar hiçbir sonuç vermeyecektir. İslam Birliği, sadece siyasi bir hareket değildir. Kültürel, ekonomik boyutları ihmal edilerek sadece siyaset yoluyla entegrasyon çalışmaları sonuç vermeyecek, sabun köpüğü gibi kısa sürede yok olacaktır. Bu yüzden İslam alimleri ve aydınlar, İslam Birliği seferberliğini bir an önce başlatmalı, İslam milletini şehir şehir, ilçe ilçe, köy köy, mahalle mahalle, ev ev eğitmelidir. İslam Birliği, ferdi dirilişten sonra gerçekleşecek olan sosyal diriliştir. Müslümanların dünya çapında ekonomik güçleri birleştirilmeli, üretim ve tüketimi yeniden, dünya güçlerinden bağımsız bir şekilde planlanmalıdır. Kültürel ve ekonomik birlik sağlanmadan politik birlik düşüncesi zaten seraptır. İslam alimleri ve aydınlar, problemi ve gerçek çözümü İslam milletine ayrıntılarıyla anlatmak zorundadır; bu görevi ihmal ağır bir vebaldir.

Türkiye ve İran’ın ölüm kalım mücadelesi verdiğini fark eden Rusya, AB ve Çin tarafından yutulmamak için dağınık ve zafiyet içinde gördüğü İslam Birliği’ne yönelmiştir. Muhtemel İslam Birliği Rusya ilişkisi pek çok boyutlarıyla tartışılmalıdır. Bu oldu bittiye getirilecek bir konu değildir. Rusya’nın boş hayal ve maceralarında enerji ve zaman harcanmamalıdır.

İslam milleti, İslam Birliği olarak elbette çeşitli güçlerle ittifaklar geliştirebilir ve onların gücünden yararlanabilir. Ancak önce İslam milletinin kültür ve ekonomik birliğine dayalı siyasal birliği sağlanmalı, sonra diplomasiye baş vurulmalıdır.

İslam Birliği sağlanmadan, her ülke bir dünya gücüne yanaşarak ve parça parça farklı ittifaklar yaparak bir yere varamaz; bu İslam ülkesi için ana hedef olan İslam Birliği’ni erteleme olacaktır.

 

 


 


 



Bu yazı 4764 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
Henüz anket oluşturulmamış.
YUKARI