Bugun...
AYDIN VE GELECEK ZAMANLAR


Nizamettin Yıldız
 
 

facebook-paylas
Tarih: 05-03-2016 14:18

“ Üzülme! Ayağına batan dikenler aradığın gülün habercisidir.” ( Mevlana)

 

Mevlana, günümüzden yaklaşık 800 yıl önce yaşamasına rağmen bugün de sözleriyle, rübaileriyle, Mesnevi’deki hikayeleriyle bize yol göstermeye devam ediyor. Moğol istilası ve Haçlı seferleriyle harap olan Anadolu, Mevlana vb. bilgelerin sabırlı ve özverili çalışmalarıyla yeniden ayağa kalkarak insanlık tarihine kalıcı izler bıraktı.

Toplumların, şimdiki ve gelecek zaman şekillenmesinde aydınların büyük etkisi vardır. Mevlana örneğinde gördüğümüz gibi.

Yazdığı eserlerle ve yaptığı konuşmalarla yaşayan aydınlarımızdan biri de Sezai karakoç’tur. Yakın bir zamanda Sezai Karakoç’un “Düşünceler ll “ adlı kitabını okudum. Bu kitap 1988 ve 1989 yıllarında çıkan haftalık “Diriliş” dergisindeki yazılardan oluşuyor. Bu yazılar, devlet başkanlığı, üniversite, televizyon ve sinema başlığını taşıyor. Yazılar oldukça seviyeli ve ufuk açıcı  nitelikte..

Sezai Karakoç hemen her alanda eserler vermiş bir şair, yazar ve düşünürümüzdür. 1960 yılında “Diriliş” dergisini çıkarmaya başlamış, bu dergiler sonraki yıllarda aralıklı olarak 7 dönem çıkmış. 1983 yılında ise bir müddet günlük gazete olarak çıkmıştır. Diriliş dergileri ve gazeteleri bir çok aydının yetişmesinde etkili olmuştur.

Yukarıda ismi geçen kitapta yer alan “Devlet Başkanlığı” ve “Üniversite” başlıklı yazılar üzerinde durmak istiyorum.

Sezai Karakoç gerek yazılarında gerek konuşmalarında, konuların ve olayların temeline inilmesi gerektiğini, mümkün olduğunca her yönüyle irdelenmesi gerekliliğini vurgular.

Ülke gündemini de oluşturan konulardan biri “Başkanlık Sistemi”. Yanılmıyorsam başkanlık sistemi konusunu 1988-89 yıllarında gündeme getiren kişilerden biri Sezai Karakoç’tur. Devlet başkanlığı konulu yazılarında, ülkemizin bir an önce başkanlık sistemine geçmesini önerirken, konunun bazı çıkmazlarına da dikkat çeker. Nasıl ki demokrasinin de bir takım çıkmazları var. Basın ve medya tekeli gibi. Basın ve medya herhangi bir partiyi sık sık gündeme getirerek halkı etkileyip o partinin güçlenmesine neden olurken başka bir partinin varlığını bile duyurmayarak halkın iradesinin sandığa tam olarak yansımasını engelleyebiliyor.

Başkanlık Sisteminin de en büyük çıkmazlarından biri bazıları tarafından da söylendiği gibi onun tek adamlığa dönüşme ihtimalidir. Nitekim tarihe baktığımız zaman olumsuz örnekler olarak Sezar, Hitler, Mussolini vb. görebiliriz. Bunun yanında büyük devlet adamlarımızdan Alparslan, Selahaddin-i Eyyubi, Fatih, Yavuz Sultan Selim vb. olumlu örnekler de var.

Bu durumda şu sistem bu sistemden önce o sistemin içinin doldurulması önemlidir. Başkanlık sistemi de özünü geçmiş kültür ve medeniyetimizden alması, devlet yönetiminde adalet, fazilet, hakikat, şura (danışma), emanetleri ehline verme (devlet görevlerinin ehil olanlara verilmesi) vb.değerlere dikkat edilmesi durumunda doğru bir sistem olabilir. Bunlar gözardı edilirse de yanlış bir sisteme dönüşmesi kaçınılmazdır.

Bugün ülkemizde nasıl bir Başkanlık Sistemi uygulaması olacağı ayrıntılı bir şekilde ortaya konulursa, inanıyorum ki toplumda bu konuda bu kadar kamplaşma olmaz ve gerilim yaşanmaz.

Üniversite başlıklı yazılardan yola çıkılarak şunlar söylenebilir:

Fatih döneminden başlanarak 1989 yılına kadar üniversitenin genel değerlendirmesi yapılmış. Özellikle 18.y.y dan sonra günümüz üniversitelerinin karşılığı olan medreseler dünyadaki gelşmelere ayak uyduramayarak bozulma sürecine girmiştir.Cumhuriyet döneminde medreselerin islah edilmeyerek toptan tasfiye edilmesi eleştiriliyor.Yine 1960 ihtilali öncesindeki öğrenci gösterileri ve 1970-1980 arasında üniversitelerin adeta anarşi ve terör yuvalarına dönüştüğüne dikkat çekiliyor.

Bugün de bazı üniversitelerimizde kavgalar ve benzeri olumsuzluklar yaşanıyor. Geçmişten ibret alınarak bu tür oyunlara ve tahriklere gelmemek gerekir.

Üniversite bir toplumun en önemli kurumlarından biridir. Bilimsel çalışmalar sonucu gerçekleşecek teknolojik buluşlar, ülkenin maddi ve manevi kalkınması için geliştirilecek projelerde üniversitelerin büyük rolü vardır.

Günümüz üniversitelerinin geçmişteki karşılığı olan medreseler vakıflara bağlıydı. Masraflarını vakıflar karşılıyordu. Günümüzde ise devlet ve vakıf üniversiteleri var. Devlet üniversitelerinin harcamalarını devlet karşıladığı için bu üniversitelerin bağımsız ve özgür olmasında sorun teşkil edebileceği belirtilerek mali özerkliğin de önemli olduğu söyleniyor.

Üniversitelerimizin bugünkü durumlarında geçmiş yıllara göre bir takım gelişmeler olsa da maalesef istenilen seviyede olmadığını belirtmek durumundayız.

İdeal bir üniversitenin oluşması ve eğitim sistemiyle ilgili Sezai Karakoç:” Üniversitenin düzelmesi, orta öğrenimin düzelmesine bağlı. Orta öğretimin düzelmesi ise üniversitenin düzelmesine.”diyerek bu alanlardaki sorunlara dikkat çeker. Orta öğretim öğrencisine metotlu olma, kütüphanelerden yararlanma, bir fikri karşıtları ve alternatifleriyle düşünme, teori ve pratik ayrımını yapabilme gibi özelliklerin kazandırılmasının şart olduğu, hafızanın lüzumsuz bilgilerle doldurulması yerine araştırmacılık yönünün geliştirilmesi gerektiği belirtiliyor.

Bir ülkede üniversite mezunlarındaki işsizlik oranlarının çoğalması o ülke için tehlikeli bir durumdur. Gerekli önlemlerin alınması şarttır.

Sezai Karakoç, üniversite başlıklı yazılarının sonuncusunu şu satırlarla bitirir: “ Üniversite mezunu deyince, aklımıza, bilgili, kültürlü, belli bir alanda uzman olmuş, hoşgörülü, topluma saygılı, tarih şuurunu taşıyan, toplumda belli bir yer edinerek olumlu katkılarda bulunan, dindar ve yurtsever bir aydın kişi gelmelidir. Aydınlar kadrosu, bu özellikte gençler ve olgun yaşta insanlardan oluşmuş ülke, geleceğine güvenle bakabilecektir.”



Bu yazı 3348 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
Henüz anket oluşturulmamış.
YUKARI