Bugun...
DARBE GİRİŞİMİNDEN SONRA


Yüksel Kanar
 
 

facebook-paylas
Tarih: 07-08-2016 21:33

Türkiye’de artık darbeler döneminin kapandığına inanmıştık. Fakat 15 Temmuz’da en ağırı ve kirlisiyle yüzyüze geldik.

Tıpkı dışarıda din kisvesi altındaki DAEŞ’in hunhar bir terör örgütü olması gibi, içerde de aynı kisve altında FETÖ çetesi, acımasız terör yüzünü gösterdi. Eline geçirdiği en ağır silahları milletimiz üzerinde denemekte tereddüt etmedi. Darbenin çirkinliğine, akla hayale gelmeyecek bir sürü kirler bulaştırarak ahlâksızlığın ve vicdansızlığın en son sınırına ulaştı.

Darbe girişiminin şekline baktığımızda, bunun aslında önce bir intikam, sonra da bir işgal mantığıyla yapılmış saldırı olduğu görülüyor.

Çünkü ilk ve ön planda, hedefsiz bir kan dökme amacı açıkça kendini gösteriyor.

Girişimin belli bir hedefi yok. Bütün milletin hedef alındığı görüldü. İlk planda hedefin iktidar ve onun başındakiler olduğu sanılabilirdi. Ama gördük ki, kin ve nefret onu aşarak bütün ülkeyi ve milleti içine alacak bir genişliğe ulaşmış.

İşte bunun için bu darbe girişimi, kelimenin tam anlamıyla kirlidir ve daha çok bir işgal hareketi özelliği taşımaktadır. Allah korusun, başarılı olması durumunda neler olacağı konusunda önemli işaretler vermektedir.

Nitekim Avrupa devletleri ve Amerika’nın, başarısız darbe karşısında sessiz kalmaları, muhtemel işgalin failleri hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. Irak’ın işgalinde ve Suriye’nin işgal öncesi başına gelenlere baktığımızda bunu açıklıkla görmemiz mümkün. FETÖ, bu işgal için içimizde yıllar önce beslenmeye ve büyütülmeye başlanmış bir örgüt. Çünkü artık dönem, dıştan saldırı değil içten çökertme dönemidir. Bunun için DAEŞ’in ortaya çıkarılıp sürülmesi ile FETÖ’nünkü aynı şeydir.

Devletin bütün yetkilileri ve bütün Türkiye halkı, başarısız darbe girişiminin arkasındaki güçler konusunda hemfikir.

Fakat buna karşılık darbe destekçilerine karşı diplomatik dille tarizlerde bulunmaktan başka bir şey tapılamıyor. Darbe destekçileri de, bütün tavırlarıyla bu gerçeği gösterdikleri halde, darbedeki rolleri konusunda tek bir söz söylemiyorlar. Kısacası, biz darbenin faillerini bildiğimiz halde yapanlara karşı nasıl susuyorsak, failler de kendi durumları hakkında tek laf etmiyorlar. Ancak, neredeyse darbeyi engellediğimiz için bizi suçlayacak tavırlar içindeler.

Evet, hiçbir Batılı ülke bize dost değil. Bir Batı değeri olan “demokrasi”yi kutsallaştırmamıza rağmen, bu kendine ait değeri yıkmak isteyenleri destekleyen Batı’nın ikiyüzlülüğüne karşı yapılacak şeyler bambaşka. Ama bunu yapacak bir blok da kalmadı dünyada. Müslüman dünya adeta mikro devletlere bölündüler; sonra da bu mikro devletler kendi içinde mikro gruplara ayrıldılar. Buradan, yakın zamanda, Batı’ya karşı bir blok çıkarmak bu yüzden çok zor.

Ama imkânsız da değil. Uzun yılları göze alarak, bizim için tek kurtuluş yolunun önünü açabiliriz.

Bu yol, tarihi kişiliğimizde ve geçmişimizde yaşadığımız var olan yoldur. Bu ruh 15 Temmuz 2016 tarihinde, büyük bir felaket karşısında tekrar bilinç üstüne çıktığı için, halkta basiret şeklinde tezahür ettiği için, hiçbir silaha sahip olunmadan tanklı toplu, savaş uçaklı bir saldırıya karşı konulabildi.

Dost ve düşman herkes gördü ki, iman dolu bu göğüslerden oluşan serhaddi hiçbir düşman aşamayacak ve bu topraklara hiçbir namahrem el değemeyecektir.

İşte şimdi, tanklara, makineli silahlara, savaş uçaklarından atılan bombalara karşı, iman dolu göğsünü siper etmekte bir an bile tereddüt etmeyen bu halkı gördükten sonra, artık rahatlıkla Türkiye’de darbeler döneminin bittiğini söyleyebiliriz.

Ama her şeyin bundan ibaret olduğunu sanmamalı, Müslümanların birliğini sağlamanın yollarını aramalıyız. Ancak o zaman içimizdeki ve dışardaki düşmanlar, üzerimizde bu türden kirli oyunlar deneyemeyeceklerdir.



Bu yazı 5237 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Hayri Bostan
10-08-2016 09:06:00

Ülkemiz büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Olayın üzerinden günler geçtikçe video kayıtları ve görüntüler ortaya çıktıkça daha bir dehşete kapılıyoruz. Yaklaşık bir aydır ülkemizin bütün kentlerinde, meydanları dolduran kalabalıklar elbette ümit verici. Artık eskisi gibi sindirilmiş, korkutulmuş, höd deyince kabuğuna çekilen insanlar yok. Bu darbe kalkışmasının elbette çok büyük kahramanları var. Asıl kahramanlar 15 Temmuz gecesi meydanlara yürüyen ve kurşunlara gövdesini siper eden, hayatını kaybeden ve yaralananlardı. Meydanlardaki demokrasi nöbetleri neredeyse birer şova dönüşmekte. Ancak dev ekranlardan verilen video görüntüleri bizlere olayı tekrar tekrar yaşatmakta ve kanımızı dondurmaktadır. Gelecek on yıllar bu olay çok konuşulacak ve üzerinde çok durulacaktır. Bu melun olaydan çıkarılacak çok büyük dersler ve ibretler vardır.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
Henüz anket oluşturulmamış.
YUKARI