Bugun...
OLAYLARA KÜLTÜRLE BAKMAK


Yüksel Kanar
 
 

facebook-paylas
Tarih: 02-11-2015 18:08

Her şeye politika ile bakma alışkanlığı, ülkemizin en önemli çıkmazlarından biri. Dünyaya bakılan bu gözlük ne yazık ki çok buğulu ve her türlü olumlu özellikten yoksun. Üstelik tamamen yabancı olan bu alanda bizim hiçbir dahlimiz yok; hatta dahlimizin olup olmayacağı, ya da bunun ne anlama geldiği konusunda herhangi bir duyarlığa da sahip değiliz. Açıkça söylemek gerekirse, hayatımızın bütün yönlerini istila etmiş olan politika, sorunlarımıza bakarken kullandığımız, onların çözümüne değil daha da derinleşmesine yarayan ve dışarıdan gelen hazır kalıplardan oluşan bir tatmin yönteminden ibaret.  

Oysa kendi politikalarımızı üretecek önemli ve yeterli tarihi deneyim ve birikime sahibiz. Bu birikim yeterince araştırılmamış, dolayısıyla işimize yarayacak biçimde düzene sokulmamış bir halde duruyor. Önce tamamen yok saydığımız, uzaklaşmak ve terketmek istediğimiz, hatta utandığımız bir geçmişin sağladığı bu birikim, aynı zamanda taklit ettiğimiz, özendiğimiz ve adeta asıl kimliğimizin yerine geçirmek istediğimiz modern dünya sisteminin ağırlığı altında tamamen anlayamadığımız garip bir kimliğe bürünmüş durumda. Artık zihinlerimiz modern dünya kavramlarıyla öylesine bulandırılmış ki, onu anlamamız neredeyse imkânsız halde; kendimizi bile tanıyamaz duruma gelmişiz.

Oysa öncelikli sorunlar olarak görülen sözde büyük problemlerimiz, eğer bu birikim yeterince harekete geçirilebilse, bırakın büyük olmayı, sorun olmaktan bütünüyle çıkacaktır. Örneği bugün ülkemizin bir bölücülük sorunu var. Koca bir imparatorluk deneyimi geçirmiş bir millet olarak bu sorun karşısında çaresiz durumdayız. Çok dinli, çok dilli, çok uluslu ve çok renkli bir devleti yüzyıllar boyunca büyük bir ustalıkla ayakta tutmuşuz. Şimdi, iki önemli unsur arasında giderek büyüyen bir sorunu çözmekten, onu çözecek büyük potansiyeli harekete geçirmekten aciz, bu sorunu sürekli büyütmeye çalışan ve hep gündemde tutan iç ve dış düşmanlara karşı elimiz kolumuz bağlı kalıyoruz. Körüklenen bu soruna karşı devletimiz uzun süre kendi vatandaşıyla kavgalı, onu yok sayan bir politika izledi. Ülke, artık müzminleşen bu sorun karşısında çok büyük maddi ve manevi kayıplar veriyor; bütün enerjimizi emen bir karadelik karşısındayız.

Geçmişte devlet, öncelikli sorun olarak laiklik karşıtı irticayı seçmişti ve kendi dindar halkıyla kavga ediyordu. Bugün de bu ülkenin iki unsurundan biri olan Kürtlerle kavgalı. Neyse ki iktidardaki yönetim, asıl sorunun Kürt vatandaşlarımız değil, onları adeta isyana çağıran bölücü örgüt olduğunun farkına varan bir anlayışa sahip. Ama yılların biriktirdiği çözümsüzlük kangreni nasıl iyileştirilecek, nasıl silinecek apayrı bir problem.

Biz olaylara ahlakı dışlayan, seküler bir dünya peşinde koşan ve bütünüyle sömürgeci düşüncelerle oluşturulmuş modern liberal/kapitalist dünya sisteminin şekillendirdiği politika gözlüğünden bakmak yerine, politikaların oluşturulması da kendisine bağlı olan kültürel bir bakış açısını tercih ediyoruz. Bizim için çıkış noktası hiç kuşkusuz manevi ilkeler ve ahlaki değerlerdir. Bu değerlerin devlete ve yöneticilere nasıl bir sorumluluk ve yükümlülük verdiği, barındırdığı bütün unsurlara karşı hangi görevlerinin bulunduğu, iyi bir araştırma sonucunda net olarak ortaya çıkacaktır. İktidarda bulunanlara görev ve sorumluluklarını hatırlatan “siyasetname” geleneğinin, başka hiçbir kültür ve medeniyet havzasında bizde olduğu derecede yaygın olmadığını, bu konuda yazılan kitapların sayısının yüzlerle ifade edildiğini söylemek sanırım konunun aydınlanması açısından önemli bir fikir verir.   

 



Bu yazı 1631 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
Henüz anket oluşturulmamış.
YUKARI