Bugun...
YENİ SÖMÜRGECİLİK BİÇİMİ: “ŞİRKET İNSANLAR”


Yüksel Kanar
 
 

facebook-paylas
Tarih: 01-12-2015 17:43

ABD’nin Ortadoğu’daki varlığı, bir bakıma fiili sömürgeciliğin yeniden hortlamasıdır. 19. yüzyıldaki sömürgecilik, iki dünya savaşının getirdiği büyük yıkımdan sonra emperyal sömürgecilik biçimine dönüştürülerek sürdürülüyordu. Bu, eskinin sömürge ülkelerini dışarıdan, onlara doğrudan dokunmadan, beyinlerinin ele geçirilmesi şeklindeki sömürgecilikti. Merkantilist anlamda bunun karşılığı, eskinin fiili sömürgelerinin şimdilerde ekonomik birer “pazar” haline getirilerek daha teknik ve daha derinden sömürülmesiydi.

Avrupa ve Amerika’nın yıllardır Asya ve Afrika’daki sömürgelerinden ellerini çekmeden, onları pazar haline getirerek sömürmesinin altyapısı, artık bu ülkelerde yetişmiş sözde bilim adamlarının büyük çabalarıyla sağlanmış bulunuyor.

Bilindiği üzere sömürgeciliğin başlangıç noktası, ele geçirilecek ülkenin önce borçlandırılmasıdır. Zaten, örneği Hindistan’da ilk sömürge yönetimini İngilizler 1612 yılında bir ticaret merkezi kurarak başlatmıştı. 1600 yılında Kraliçe I. Elizabeth bir Londra ticaret şirketine, İngiltere ile Hindistan arasındaki ticaret ilişkileri tekelini vermişti. İngilizler Hindistan’la olan ilişkilerini 250 yıl süreyle bu şirketin devamı olan British East India Company aracılığıyla sürdürmüşlerdir. 1640’ta Madras’ta, 1668’de Bombay’da ve 1690’da Kalküta’da ilk İngiliz ticaret merkezleri kurulurken, 1672’de de ilk Fransız ticari merkezi Pondicherry’de oluşturulmuştu. Yani sömürgeler, birer şirket aracılığıyla ve şirket mantığıyla yönetilmişlerdir.

Bugün Avrupa ve Amerika’nın Ortadoğu’daki varlıkları da aynı mantığa dayanmaktadır. O zaman da bu geri kalmış, aklını kullanmasını bilmeyen ve kendisini yönetmekten aciz insanlara ve coğrafyalara (!) sözde uygarlık götürülüyordu. Şimdi de aynı coğrafyalara girilirken yine oralara demokrasi götürüldüğü bahanesine sığınılıyor.

İşin daha da kötü yanı, artık özgür üniversitelerimizin özgür düşünen akademisyenleri, Batı’nın bu demokrasi taşıyıcılarının sözcülüğünü yapar hale gelmeleri. Şimdi, eskiye göre daha da ilerlemiş bir dünyada yaşadığımız için, artık ülkelerin şirketler aracılığıyla yönetilmesi düşüncesi, daha da ilerletilerek, her insanın bir şirket haline getirilerek yönetileceği düşüncesine ulaştırılmıştır. Nitekim bunlardan biri olan Nazif Gürdoğan bize “Yirmibirinci yüzyıl şirket insanlar yüzyılı olacaktır” müjdesini veriyor. İlham kaynağı ise “şirketler yüzyılında, ömrünü kurum ve kuruluşlara danışmanlığa adayan ve yönetimi bir bilime döndüren ve: ‘Her insan bir şirkettir. Etkin olmak yöneticinin işidir” diyen Peter Deucker’dır. Üstelik “Mükemmel Arayış kitabının yazarı Tom Peters, bir çalışan insandan bir marka’ya, bir insan’dan bir şirket’e dönüşmenin, en az elli yolunu ayrıntılı olarak” anlatmıştır.  

Bunları olumlayarak anlatan bu Prof’umuz, kuşkusuz ki bilincinde olmadan, çağdaş bir gelişmeyi desteklemenin sarhoşluğuna kapılarak, Batı kapitalizminin çağdaş sömürge biçimini meşrulaştırıcı bir görev yapmaktadır. Devleti bir şirket olarak gören sömürge anlayışını daha da ileri götürerek “şirket insan”lardan oluşacak bir devlet tasavvur etmektedir. Bu şirketler devletinde her şey elbette ticari bir dille ifade edilecektir: “Şirketler dünyasında ‘benim şirketim benim, senin şirketin senin’ diyen ‘Ben AŞ’ler ve ‘Sen AŞ’ler olduğu gibi, ‘benim şirketim senin şirketin yok, bizim şirketimiz var’ diyen ‘Biz AŞ’ler de vardır.”

Sömürgeciliği 21. yüzyıla layık bir düzeye çıkaran bu anlayışın ne kadar yaratıcı olduğu bir yana, liberal kapitalizmin içimize bu kadar sokulmasındaki dahiyane inceliğe hayran kalmamak kimin haddine!  



Bu yazı 2174 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
Henüz anket oluşturulmamış.
YUKARI