Bugun...


YÜKSEL KANAR: Dilimiz ve yabancı tasallutu
Uzun zaman dilimizi Arapça ve Farsça kelimelerden temizleme savaşı o kadar gürültülü bir şekilde gündemde tutuldu ki, bunun arkasında dilimizi tamamen yoksullaştırıp bir kabile diline döndürme ya da bütünüyle Avrupa dillerinin tasallutu altına sokma gayretleri gözlerden saklandı.

facebook-paylas
Tarih: 07-01-2020 17:32
YÜKSEL KANAR: Dilimiz ve yabancı tasallutu

Yahya Kemal bugün yaşasaydı, dilimizin nasıl yabancı tasallutunda kaldığını görerek üzüntüsünü sanırım oldukça acı kelimelerle ifade ederdi. Uzun zaman dilimizi Arapça ve Farsça kelimelerden temizleme savaşı o kadar gürültülü bir şekilde gündemde tutuldu ki, bunun arkasında dilimizi tamamen yoksullaştırıp bir kabile diline döndürme ya da bütünüyle Avrupa dillerinin tasallutu altına sokma gayretleri gözlerden saklandı.

Şimdi dilimiz, özellikle de internet dolayısıyla bütün bütün yabancı kelimelerin tasallutu altına girdi. İnsanımız üzerinde, henüz çok küçük yaşlarda başlayan bu kötü ve zararlı etki, gelecekte kendi diline yabancı ve daha da ilerisi, dilsiz bir nesil yetişeceğinin işaretlerini çoktan vermeye başladı bile.

Kim ne derse desin, toplumda giderek artan şiddet eğiliminin temel sebeplerinden biri de, bireylerin kendilerini ifade edecek dillerinin olmamasıdır. Dolayısıyla insanlarımız kendilerini ifade etme yolu olarak bildikleri bir başka metoda başvurmakta, kaba güç kullanma yoluna gitmektedirler. Dille, kelimelerle anlaşamayan bir millet, eninde sonunda anlaşma yolu olarak kaba kuvveti, yumruğu, sopayı ve silahı seçecektir.  

Oysa yeni Türkiye’nin kurulmasıyla birlikte yok sayılan ve reddedilen geçmişimizde, zengin bir dil oluşumu için, kendi Türkçe kelimelerimizi korumaya gösterilen gayret yanında, yabancı kelimelerin de kendi kalıplarımıza sokularak sahiplenildiği bir anlayış vardı. Cumhuriyet öncesi bir metni okuduğumuzda, ondaki tekellüfsüzlüğü çok açık olarak rahat bir şekilde farkedebiliyoruz. Bugün tek bir kelimeye düşürülmüş nüans belirten kelimelerden her birinin, duygu ve düşüncemizdeki en ufak bir anlamı bile nasıl bütün çıplaklığıyla ifade ederek içimizi rahatlattığına tanık oluyoruz.

Yahya Kemal, atalarımızın bir zaman, kelimeleri nasıl kendilerine göre yeni bir kalıba soktuklarını ve yerlileştirdiklerini anlattıktan sonra, kendi zamanında ise bunun tersine yabancı kelimelerin nasıl ecnebi kılığında dilimize girip yerleştiklerinden yakınıyordu:

“Cedlerimiz ecnebilerden bir kelimeyi aldıkları zaman, o kelimeye nasıl bir şekil verirlerdi? Fethettikleri yerlerde değiştirdikleri şehir isimlerine bakınız, Türk zevkinin ayârını anlarsınız. Cedlerimizin dilinde kalın Rumca isimler nasıl incelmiş: Ayanikola, İnegöl olmuş, Naksus, Nakşe olmuş, Azeriyanapolis, Edirne olmuş, Karyamus, Kerpe olmuş. Böyle binlerce misal vardır ki Türk harsinin hadd-i âzamî kuvvetini muhâfaza ettiği devirlerde, ecnebi kelimelerin Türk kılığına nasıl girdiklerini gösterir.

İtiraf etmeğe mecbûruz ki Türkçe çok şeyler kazandı, fakat bu kudretini kaybetti, çünkü ecnebi kelimeler artık Türkçeye ecnebi kılığında girip yerleşebiliyor. Onları değiştirmek kudretini günden güne kaybediyoruz.” (Yahya KemalMektuplar, Makaleler -1977-, s. 37).

Yahya Kemal şimdi hayatta olsaydı, yabancı kelimelerin ecnebi kılığına girerek yerleşmeleri yerine apaçık ev sahibini kovarak evlerimizi istila ettiklerini en ağır kelimelerde eleştirirdi kuşkusuz. Bilim dilimizden sokaklarda ve kahvehanelerde konuşulan dile kadar, her yerde tanığı olduğumuz, dilde yoksullaşmak suretiyle nasıl bir tasalluta uğradığımızı görerek kahrolurdu.

İmlamızdan telaffuzumuza kadar ne yazık ki yabancı kelimelerin saldırısı altında bulunuyoruz. Bırakın onları değiştirme kudreti göstermek, gönüllü olarak içimize davet ediyoruz, kapımızı sonuna kadar açıyoruz onlara.

Meşhur sözdür biliyorsunuz: “Kamus, namustur.” Yani kelimelerimiz bizim namusumuz mesabesindedir. Onunla kimsenin oynamasına izin vermememiz gerekirken, ne yazık ki tam tersine hiçbir sorguya tabi tutmadan, mahremimizi sonuna kadar bu yabancı kelimelerin namahrem ellerine açıyoruz.

 

Yüksel KANAR

[email protected]






YORUMLAR

Hayri BOSTAN
08-01-2020 12:57:00

Dili kullanmaktaki tirizliğimiz kayboluyor. Benim kaygım daha çok o yönde. Sayın Kanar'ın dile getirdiği durumlar daha çok globalleşme ve küreselleşme ile ilgili gerçeklerdir. Bu da bir kötü niyetin değil, değişen dünyanın getirdiği zorunlu durumdur. Meramımızı en iyi biçimde anlatabilmek için bütün dünya dillerinin imkanlarından yararlanabiliriz. Bu sakıncalı bir durum olarak değil, aksine zenginlik olarak da görülebilir.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
YUKARI