Bugun...


YUNUS ÖZDEMİR Sezai Karakoç’ ta Hz.Muhammed Portresi
Karakoç, her peygamberi onun bir cephesi olarak yorumlamakta ve bütün cephelerin onda bütünlendiğini, bu yüzden “Dinin onda tamam” olduğunu belirtmektedir.

facebook-paylas
Tarih: 01-01-2016 04:14
YUNUS ÖZDEMİR Sezai Karakoç’ ta  Hz.Muhammed Portresi

Peygamberleri yeryüzünde medeniyet inşa eden insanlar olarak gören Sezai Karakoç, “Yitik Cennet” adlı eserinde cennetin sekiz kapısı olarak nitelendirdiği Hz. Âdem, Hz. Nûh, Hz. İbrahim, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Süleyman, Hz. Yahya, Hz. İsa ve cennetin kendisi olarak nitelendirdiği Hz. Muhammed’in hayat tecrübelerini insan-medeniyet ilişkisi bağlamında değerlendirmektedir. Karakoç’un kendisine has bu yorumu ile peygamberlerin bir medeniyet inşa etmesiyle birlikte Hz. Muhammed’in konumunu çok güzel bir biçimde yorumlamaktadır. Karakoç, peygamberlerin hepsini birer bir medeniyet işçisi, birer bir insanlık fatihi olarak görür. Hz. Muhammed’i ise medeniyetin, insanlığın başlangıcı olarak görür. Çünkü “Levlâke (Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım)” anlayışının izdüşümleri Allah (cc) tarafından serpilmişti kâinata, insanlığa...

Karakoç, yüreğinin derinliklerinde ki Peygamber sevgisini pek çok kavramlarla simgeler halinde anlamlar haline getirir. Hz Muhammed demek hakikat uygarlığın merkezi demektir. Hakikat medeniyetin yapı taşlarını diğer peygamberler oluşturur. Karakoç, bütün Peygamberlerin izlerinde öncesinde sonrasında Hz. Muhammed’den izler bulur.

Karakoç anlamlar çıkartır ortaya, bu anlamların içindeki birçok kavramı Hz. Muhammed ile bir şekilde ilişkilendirerek anlamlar, fikirler, ufuklar inşa ederek ortaya bir yol çıkartır. Bu anlamlar, fikirler, ufuklar bir vecd halinin büyülü havası ve coşkun dilini fark etmemek imkânsız hale getirir.

Karakoç’un Hz. Muhammed ile ilgili tespitlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Bütün peygamberlerden, Hz. Muhammed’in bir özelliği bulunur, bu özelliklerle zirveye erişe bilme şükrü ile Hz. Muhammed’in bir nazarını sembolize ederler. Hz. Âdem, bir başlangıcın sembolizesi olarak Hz. Muhammed’in hakikatinden bir tecellidir. Hz. Nûh’un kurtuluş gemisi, Hz. Muhammed’in getirdiği kurtuluş gemisi olan İslâm’a işarettir. Hz. İbrahim, onun milletini kurmuş, putları onun adına kırmış, onun sevgisiyle Allah’ın dostu olmuştur. Hz. Yusuf’un hükümranlığı, onun tedbirinden nişandır, onun kalbinde ki güzelliği nur yüzüyle yansıtmıştır, herkesi etkileyip dillere destan olmuştur. Hz. Musa’nın toplumu, onun toplumundan bir muştudur. Hz. Musa’ya “Sen göremezsin” denmesi “O görecek” demekti, Hz. Süleyman levh-i mahfuzdan devlet peteğini indirdi, balözünü o dolduracaktı. Hz. Yahya, onun tebliğ sesini o devirden itibaren yükseltmişti. Hz. İsa’nın muştusu, onun muştusundan bir yansımasıdır, bebek sesiyle onu gelişini müjdelemişti.

Karakoç, her peygamberi onun bir cephesi olarak yorumlamakta ve bütün cephelerin onda bütünlendiğini, bu yüzden “Dinin onda tamam” olduğunu belirtmektedir.

2. Hz. Muhammed’e vahyedilen kitap son kitap oldu. Çünkü bir anlamda bu, ağacın kemale erip meyvenin olgunlaşması demektir.

3. Tek Tanrı inancının en sağlam şekilde hayata geçiricisi Hz. Muhammed oldu.

4. İyiliği, güzeli, doğruyu ve doğruluğu diriltti. Ahlâkı üstün kıldı.

5. Miraç, hiç kimsenin eremediği ve eremeyeceği bir tecrübe olarak onun şahsında gerçekleşti.

6. İlâhî aşkın zirvesine o erişti.

7. Metafizikle fiziği yerli yerine koyan, altın oranda dengeleyen odur.

8. Efendi-köle ayrımını kaldırdı. Adalet, “içilen dopdolu bir bardak” oldu.

9. Hakikatin eylemi erdem, toplumun her bucağına ulaştı. Şiir, bilim, tasavvuf, mûsikî, mimarî vs. bu erdemden yeni ve yüceliğe ayarlı olarak yeniden doğdu.

10. İdeal site ütopya olmaktan çıktı. Medine’nin kimliğinde realite ve ideal buluştu. Önce insanın kalbinde gerçekleşti, sonra hayata hâkim oldu.

11. İnsan özgürlüğü alınyazısıyla barıştı.

12. İnsan oruç, namaz hac gibi sürekli mucizelerle yalnızlığını aştı.

13. Çabanın değeri ortaya kondu. Yalancı umut demek olan çabasız eriş umudunu o yok etti.

14. Rahm adaletle, disiplin afla ayarlı bir düzene erdi.

15. Medeniyetin ölçüsü ve ilkeleri onunla belirgin kılındı. Odağı ve ekseni tayin edildi.Bu medeniyetin mükemmeli ve erdemi hedefleyen, olağanüstünün olağanlaştığı atmosferi tespit edildi. Çünkü hem hayat hem de ötesi, “yücelik”le ayarlı, maddî ve manevî cepheleri peygamber eliyle yoğurulmuş, kıyamete kadar bâki bir mutluluk reçetesi olarak sunulmuştur.

Karakoç, Hz. Muhammed’in âlemlere rahmet olarak gönderilmesi hasebiyle kendinden öncekileri de kendinden sonrakileri de kuşattığına işaret ederek; onun varlığının, yaratılış sırrının odak noktası, ağırlık merkezi olarak kabul edilmesi gerektiğine inancını fikri anlamda sistemleştirmektedir.

Hz. Peygamber’in özgün modelinin ilke olarak “ebedî model” kabul edilmesini gerekli görürken, onun önemli sünnetleri olan düşünme, araştırma, ilme koşma,gerçeği sevme gibi büyük faaliyetlerinin bugün diriltilmesi gereken sünnetlerden olduğuna da vurgu yapmaktadır.

 

KAYNAKÇA

KARAKOÇ Sezai, Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı I, Diriliş Yay., İstanbul 1999.

KARAKOÇ Sezai, Yitik Cennet, Diriliş Yay., İstanbul 2001.






YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
YUKARI