Heyelanlı bir geceydi ellerin
Bir de senin ellerinden bakıyordum dünyaya
Yıkılan bir dağ vardı karşında, toz duman
Kararan sular vardı, deniz gibi kararan
Kıyamet gibi bir şeydi ama geliyor muydu umruna
Savrulan bir şeyler vardı gece gökyüzünde
Susan bir rüzgar vardı mesela, susa susa saçlarını arayan
-İstesen tutabilir miydin yıkıntılarını hayatın
Döküleni toplamak içinden geçer miydi-
Elinden sıyrılan bir bardak gibi
Kırıla döküle çekiliyordum hayatından
Kanı grileşirken dudaklarının
Düşerken gözlerin yollara yorgun argın
Ve gamzen dolarken hatıralarıyla
Enkaz altında kaybolmuş zamanların
Ellerinden bakıyordum hayata
Akşamüstleri nasıl toplarsa kargaları çığlıklarla
Gece böcekleri,
Dere kurbağaları nasıl salarsa
Öyle kovuyordu beni ellerin şehrin sokaklarına
Şehrin sokaklarına bırakıyordun beni
Telaşlara, koşturmalara, bağrışmalara
Bir suçun peşine sürüyordu beni ellerin
İçimin bütün bahçelerini bozayım diye
Vurayım diye seni bir şiirin dizesinde
Önünden geçtiğin aynaları kırayım diye
Tembihleyen, örgütleyen
Anarşiye bulaştıran bir şeydi ellerin beni
Ellerine bakıyordum, bozguncu ellerine
Hiç hissetmeden sıcaklığını avuçlarının
Parmaklarının okşamasını,
dokunmasını bilmeden
Üstüme üstüme gelen
Çok heyelanlı bir geceydi ellerin
Ahmet Kanar
YORUM YAZ