Türkiye'de son 30 yılda gazetecilik ve yayıncılık alanındaki faaliyetleri ile yerli düşüncenin gelişimine çok önemli katkılarda bulunan Akif Emre, 23 Mayıs 2017 sabahı 60 yaşında vefat etti. Gündeminde her daim İslam coğrafyası olan Akif Emre'nin ani vedası, sadece Türkiye değil Lahor'dan Üsküp'e, Bakü'den Gırnata'ya, Kudüs'ten Saraybosna'ya, Kabil'den İslamabad'a kadar kendisini tanıyanları derin bir üzüntüye gark etti.
Mühendislik okumasına rağmen yayıncılık yapan Emre, 1957 yılında Kayseri'de doğdu. 1983'ten itibaren bir süre Mavera dergisi ve Akabe Yayınları'nın İstanbul yöneticiliğini yaptı, ardından Pakistan'da bir üniversitede master programına katıldı. Burada Rusya'nın Afganistan işgalini yakından takip eden Emre, Afgan direnişinin Burhaneddin Rabbani, Ahmed Şah Mesud ve Gülbeddin Hikmetyar gibi önemli isimleriyle görüşüp onlarla röportajlar yaptı.
İslam medeniyetinin izlerini aradı
Türkiye’ye döndükten sonra askerlik görevini tamamlayan Emre, 1986-1987 yıllarında Seha Neşriyat bünyesindeki İslam Dünyası Ansiklopedisi projesini yönetti. Proje sona erdiği halde yayınevinin tasarrufu sonucu ansiklopedi yayınlanmadı. Bu görevinden sonra yine aynı yayınevinin çıkardığı İlim ve Sanat dergisinin yayın kurulunda bulundu.
Daha sonra 1988-1991 yıllarında İngiltere’ye giden Emre Londra’da Tottenham College of Technology’de okutmanlık yaptı. İngiltere’de İslam dünyasının önemli isimleriyle bir araya gelen Emre, burada kurulan Association of Muslim Writers'ın (Müslüman Yazarlar Birliği) kurucuları arasında yer aldı. Türkiye’ye döndükten sonra iki yıl İnsan Yayınları Genel Yayın Yönetmenliği görevini yürüten Emre, ardından bir sanat galerisini yönetti.
Akif Emre, 1993-1995 yılları arasında Bilim ve Sanat Vakfı’nda idarecilik yaptı. Bu tarihten itibaren gazeteciliğe adım atan Emre, bir yandan Kanal 7'de Dış Haberler Dairesi'nde görev alırken, bir yandan da Yeni Şafak’ın kurucuları arasında yer aldı. Kanal 7’de İslam medeniyetinden izler taşıyan şehirleri konu alan belgesellere imza attı. Emre, bu proje kapsamında Selanik, Üsküp, Filibe, Kudüs ve Saraybosna’yı konu alan belgeseller çekti.
Küre ve Klasik Yayınları’nın kurucuları arasında yer alan Emre, iki yayınevini üç yıl boyunca yöneterek çok sayıda önemli eseri yayın hayatına kazandırdı. Bu görevi sırasında Bosna Hersek'in kurucu lideri ve önemli İslam düşünürlerinden Aliya İzzetbegoviç’in de eserlerini yayınladı ve editörlüğünü yürüttü.
Tüm İslam şehirlerine aşıktı
Akif Emre, 2006 tarihinden itibaren ise internet haberciliğine adım attı ve 10 yıl boyunca Dünya Bülteni haber sitesinin Genel Yayın Yönetmenliği görevini yürüttü. 2016’da bu görevinden ayrılan Emre, 2017 yılının Mayıs ayında ise Haberiyat isimli bir haber sitesi kurdu. Emre, bu projesini hayata geçirdikten 15 gün sonra Haberiyat’ın ofisinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti.
Emre, İstanbul başta olmak üzere tüm İslam şehirlerine aşıktı. Gençlik yıllarından itibaren İslam coğrafyasında düşen her yaprakla, yaşanan her acıyla, parlayan her düşünceyle doğrudan ve yakından ilgilendi.
Ortaokul yıllarında harita metod defterinin arkasındaki dünya haritasında gitmek istediği ülkeleri işaretlediğini belirten Akif Emre, bir konuşmasında şunları anlatmıştı:
"İlkokul yıllarımda küçük kitaplığımdaki kitapların listesini, okuduğum kitapları kaydettiğim büyük boy kareli bir harita metod defterim vardı. Okul harçlıklarından biriktirerek aldığım her yeni kitabı listeye ekler, okuduğum kitaplar için de ayrı bir liste tutardım. Bir de önemli gördüğüm romanların özetleri... Ama asıl hikaye defterin arka kapağındaydı. Büyükçe bir dünya haritası vardı ve defteri elime her alışımda kıtalar dolaşır, ülkeler keşfederdim. Mavi renk bir tükenmez kalemle kendimce görmek istediğim yerlere bir rota çizerdim. Avrupa'dan Asya'ya, Sibirya'yı katedip tropikal ormanlara dalarak selam vere vere tamamlanan bir dünya turu."
Emre, daha sonraki yıllarda hayalini kurduğu şehirlere yaptığı gezileri İz'ler kitabıyla okuyucularıyla paylaştı.
Kendi isteği ile yalnızlığı tercih etti
Akif Emre için birçok kişi "yalnız bir adam" tanımı yapardı ama o dışlanmış bir yalnız değildi, kendi isteğiyle yalnızlığı tercih etmişti. Son yazılarının birinde “Elimizi attığımız her şey çürüyor. Belki de biz çürüyoruz. Gördüklerimiz kirleniyor. Baktıklarımız bizi kirletiyor. İşittiklerimizden ve bildiklerimizden dolayı acı çekmeye başlıyoruz. Bu denli yozlaşmaya, çürümeye mahkum olmak duygusu bizatihi insanın içini kemiren bir şey." ifadelerini kullanmıştı.
30 yıllık yazarlık hayatında binlerce köşe yazısına imza attı. Sağlığında bu yazılarının bir kısmını kitaplaştırdı, bazı çalışmalarının kitaplaşması için ise planlar yaptı. Ancak hazırlıklarını tamamlamasına rağmen birçok kitabının yayımlandığını göremedi. Yayına hazırladığı veya planını çıkardığı kitapları hala yayımlanmaya devam ediyor.
Endülüs İslam uygarlığından Filistin'e, Balkanlardan Pakistan'a kadar yazı ve belgeselleriyle izini sürdüğü İslam medeniyetinin sevdalı bir tutkunu oldu.
Daha çok dış haber ve dış politika ağırlıklı projelerde çalıştı ama Akif Emre için dış haberler hiçbir zaman savaş ve çatışma ve saldırılardan ibaret değildi. Kanal 7, Yeni Şafak, Dünya Bülteni ve en son çıkardığı Haberiyat haber sitesinde dünya Müslümanlarının sorunlarını, olayların belki de birkaç adım sonrasını tarihi perspektiften ve derinden bakarak yorumlamaya çalışıyordu.
Ona göre habercilik sadece savaş, çatışma ve ölüm sayılarını rapor etmek değildi. Yönettiği tüm haber mecralarında dünya Müslümanlarının hayat tarzını ve kültürünü Türkiye’ye tanıtmaya, Türkiye’deki Müslümanları ise dünyaya tanıtmaya çalıştı. Bunun için yabancı dilde haber portalları kurdu ve yönetti.
Gerçeği arayan bir habercilik anlayışını benimsedi
Emre, gazetecilik mesleği boyunca çalıştığı tüm kurumlarda, spekülatif habercilik yerine politik duruşunu net bir şekilde ortaya koyan ancak hiçbir zaman hamasete kaçmayan ve gerçeği arayan bir habercilik anlayışını benimsedi. Gündelik olaylardan, fikriyata katkı sağlamayacak her eylemden uzak durdu ve görmezden geldi. Son projesi Haberiyat haber sitesinin açılışı vesilesiyle kaleme aldığı manifestoda, “Farkımız, biraz da herkese önemli olduğu telkin edilen her bilginin haber olmadığını göstermek; yani yayınladıklarımız kadar yayınlamadıklarımızın da önemli olduğunu göstermek.” diyerek, haber olarak gösterilen her şeyin aslında haber olmadığını ifade ediyordu.
İslam şehirleriyle ilgili belgesel serisinde Kudüs, Kırım, Üsküp, Selanik, Bosna - Hersek gibi Osmanlı şehirlerinde Osmanlı ve İslam’ın izini aradı.
Akif Emre yalnızca yazdıklarıyla değil aynı zamanda görsel çalışmalarıyla da hatırlanacak. Estetik kaygılarını bütün imkansızlıklara rağmen çektiği belgesellerde, yüzlerce fotoğrafa yansıttı. Fotoğraflarında ışık ve gölge; hayat ve ölüm gibi karşıt fakat dengeli ve birbirini tamamlayıcıydı.
Akif Emre'nin vefatının ardından başta Balkan ülkeleri olmak üzere birçok İslam şehrinde gıyabi cenaze namazları kılındı. Ardından onlarca yazı yazıldı, televizyon programları yapıldı.
Kitapları: "Küreselliğin Fay Hattı", "Göstergeler", "İzler", "Çizgisiz Defter", "Müstağrip Aydınlar Yüzyılı", "Aliya", "İstanbul’u Yeniden Düşünmek ve Erguvanname", "Söyleşiler", "Portreler-Kitaplar ve Dergiler"
Belgeselleri: Elveda Endülüs: Moriskolar (5 bölüm), Osmanlı Şehirleri Saraybosna, Mostar, Üsküp, Selanik (İki Bölüm), Kudüs (İki Bölüm) ve Mimar Sinan (6 Bölüm)
"Düşüncesini, Allah, evren ve insan arasında kurulan özgün bir bağa dayandırdı"
YORUM YAZ