Bugun...


YAŞAR DURU: Sinemanın Türkiye Serüveni - 4.Yeşilçam'a Doğru Atılan Adımlar
Türk sineması savaş sonrası başlayan sosal, ekonomik ve siyasal değişime paralel olarak hedef kitlesini oluşturan toplumun özgün şartlarını, imkanlarını ve yapısını göz ardı etmeyen özgün, bağımsız ve sahici sinemacıları tercih etmek zorunda kalır. Ki 1949’da bu isimlerin yıllarca önünde giden Lütfü Akad “Vurun Kahpeye” ile sinema emekçilerine katılır. Ö.Lütfü Akad ile birlikte Türk Sinemasına yıllarca tükenmeyecek yeni bir soluk gelir.

facebook-paylas
Tarih: 11-01-2018 23:10
YAŞAR DURU: Sinemanın Türkiye Serüveni -  4.Yeşilçam'a Doğru Atılan Adımlar

1946’da, sinemaya ilgi her anlamda ve her alanda daha bir artar. 
Mevcut prodüksiyon şirketlerine yenileri katılır. Hürrem Erman “Erman Film” ve Naci Duru, “Duru Film” adıyla yapımcılar zincirinin yeni halkaları olurlar. Bu arada Faruk Kenç, ıhsan ıpekçi, Turğut Demirağ, Fuat Rutkay, Necip Erses, Murat Köseoğlu, Refik Kemal Arduman, ıskender Necef, Hikmet Aydın ve Yogo Saris gibi sektörün önde gelen yapımcıları “Yerli Film Yapanlar Cemiyeti” çatısısı altında bir araya gelirler.
Tiyatro dışından sinemaya gelen yönetmen Faruk Kenç, 1946’da yaptığı “Günahsızlar” filminin baş rolünü tiyatro dışından bir oyuncuya verir. Sadri Alışık bu filmle hayatımıza girer. 
Dönemin şartları içinde yapılmış en üstün yapım olarak anılan Reşat Nuri Güntekin’in romanından uyarlanan “Bir Dağ Masalı”filmi Turğut Demirağ imzasını taşır. 
Tiyatro oyuncusu Kani Kıpçak,“Yuvamı Yıkamazsın” filmiyle hocası Muhsin Ertuğrul’un tiyatral dil, oyun ve anlatım geleneğini sürdürür. 
Mısır sinemasının kuruluşunda önemli katkıları bulunan Vedat Örfi Bengü, “Bağda Gül” filmi ile seyirci karşısına çıkar.
Yerli Fim sayısı, 1948’de 18’e yükselir ki bunlardan 5’inin; “Keloğlan”, “Canavar”, “Günahım”, “Sızlayan Kalp” ve “Düşkünler-Beyaz Baykuş” filmlerinin yönetmenliğini yaparak rekor kırar.
Muhsin Ertuğrul ekolünden gelen Sami Ayanoğlu “Harmankaya”, Kadri Öğelman da “Kahraman Mehmet” filmlerinde yönetmen olarak geleneği sürdürmeye çalışırlar.
Şakir Sırmalı “Domaniç Yolcusu”, Çetin Karamanbey “Silik Çehreler” filmeliryle tiyatro dışından gelen yeni yönetmenler arasına katılırlar.
Aynı yıl içinde: “Ömay Film-Ömer Aykut”, “Işık Film-Ağop Fındıkyan”, ve “Milli Film-Sabahattin Tulgar” adlarıyla yeni yapmevleri kurulur. 
Yerli filmciliği teşvik bağlamında; Belediye Gelirleri Kanunu yeniden düzenlenerek rüsum oranı yüzde 25’e düşürülür.
Yurt içinde Türk sinemasının ilk resmi yarışması da 1948’de yapılır. Yerli Film Yapanlar Cemiyeti’nin düzenlediği yarışmada;Şakir Sırmalı’nın “Unutflan Sır”ı en iyi film seçilirken, en başarılı yönetmen ödülü Turğut Demirağ’a verilir.
Türk sinemasında,ıkinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında gözlenen değişim 1949’da hızını arttırarak yaklaşmakta olan fırtınanın belirgin işaretlerini verir. 
Tiyatrocu yönetmen, oyuncu ve senaristlerine duyulan ilgi giderek azalmaya başlar.
Söz konusu değişim öncelikle oyuncu seçimlerinde gözlenir. 1900’lerin ilk çeyreğinden beri hemen her yapımda rol alarak yüzlerini eskiten tiyatro kökenli oyuncular birer birer sahnelerine dönerler. Sezer Sezin Vurun Kahpeye ve Muzaffer Tema Çığlık filmleriyle geniş kitlelerin kalplerinde taht kurarlar.
Türk sineması savaş sonrası başlayan sosal, ekonomik ve siyasal değişime paralel olarak hedef kitlesini oluşturan toplumun özgün şartlarını, imkanlarını ve yapısını göz ardı etmeyen özgün, bağımsız ve sahici sinemacıları tercih etmek zorunda kalır. Ki 1949’da bu isimlerin yıllarca önünde giden Lütfü Akad “Vurun Kahpeye” ile sinema emekçilerine katılır. Ö.Lütfü Akad ile birlikte Türk Sinemasına yıllarca tükenmeyecek yeni bir soluk gelir.






YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
YUKARI