Geçmeyin mevsimler, sizde yaşayacaklarım var.
Geçmiş hatıralarınıza bir hasret, bir beklentim var.
Bana bırakacaklarınız var, ey mevsimler!
Sizinle yarına söyleyeceklerim var.
Döndükçe her biriniz mazimizi getirin.
Bize bir baharlık olsun rüzgar estirin.
Kendi mevsimlerinde ne yapar insan, onu öğretin.
Her ömür bir bulut gölgesi mesabesinde
çırpınırken şu hayatın cenderesinde
size mühim sorularım var.
Dünya, boşalıp da bir gün bunca insandan,
aranan huzur ve mutluluğun en müşahhas kokusu
gelip, hissedilse de şu toprağın altından,
sanmayın düşer iki elim yakanızdan
benim de size taze haberlerim var..
Mevsimler, mevsimler, yorgun atları hayatın..
Asrı saadetin ardından, bu bozgun sonbaharın
canhıraş çığlıklarıyla
iç çekip ağlayan şu çaresiz yıllar
gibi gurbetindeyim ben de kendimin..
Bana o günlerden yadigar
bir ferahlık değilse gelişiniz,
gelin gelin de
böyle mahiyetsiz ve manidar
geçip gitmeyin, ey mevsimler...
YORUM YAZ