Bugun...


NİYAZİ KARABULUT: İslam Sanatı
İslam dini çok geniş medeniyet havzalarına yayılmıştır. İslam medeniyeti tarihte çok sayıda farklı kültür, medeniyet, din, dinî ve felsefî öğreti ile karşılaşmış ve bütün bu karşılaşmalarda, kendisine katkı sağlamıştır. Bu kültürlerle girdiği iletişim sonucunda birtakım unsurları bünyesine katarak kendisini yenilemiş ve her defasında kendisini daha bir zinde kılarak özgün bir üslup meydana getirmiştir.

facebook-paylas
Tarih: 12-05-2023 00:49
NİYAZİ KARABULUT: İslam Sanatı

“O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır.

En güzel isimler O' nundur.

Göklerde ve yerde olanlar

O'nun şanını yüceltmektedirler.

O, galiptir, hikmet sahibidir.” (ayet)

 

Arapça’da san‘ (sun‘) “yapmak, etmek”, sana‘ “işinde mahir olmak”, san‘at ise “yapılan iş, meslek” anlamına gelir. Terim olarak sanat “maddî veya zihnî bir iş ve çabada izlenen düzenli ve özel yol, yöntem” diye tarif edilmiştir.  Mevcudatın bir düzen içinde yaratıldığı Kuranı Kerimde ifade edilirken bunun, Allah’ın sanatkârane işi olduğu belirtilmek üzere Allah’a atfen (sun‘) kelimesi kullanılmıştır. Allah’ın mübarek isimlerinden birisi Sâni’dir. Allahu Tealanın her şeyi ahseni takvim üzere yaratmasından etkilenen ruhun kamaşmasıdır sanat…

İslam sanatı, Müslümanlar için kaynağını vahiyden alan ve Allah’ın birliğine olan inançla işlenen bir değerler bütünü olarak tarif edilebilir. Eşyaya farklı bir zaviyeden bakmaktır; şairin dediği gibi: “Taş taş değil kalbindir taş senin…” Taşta hakkın tecellisini görebilmektir. Buna Kutsal kadraj diyebiliriz, yani müminin irfanî bakışı. Müslüman sanatçı müşahede âlemini gabya bağlar. İslâm sanatı İslâm’ın dünya görüşünün dilidir. Bu dilin her şeyden önce gözettiği veya göz önünde bulundurduğu husus Tevhid olmuştur. Müslüman sanatçının ürettiği bütün eserleri hakikati görünür kılmak içindir. Bu sebeple üretilen her eserdeki güzellik Allaha ait eksiklik sanatçının kendindendir anlayışı Müslüman sanatçıların şiarı olmuştur. Bu düşünce saikiyle birçok esere sanatçılar imza atmamışlardır.

İslam sanatı fayda, ahlak ve estetik öğelerine sahiptir. İslam sanatında husn ve gubuh devreye girer… Güzel nedir? Mesela suyun ihtiyaç olması ontolojik çağlaması estetiktir, bir şadırvan olarak tecessüm etmesi faydadır. Güzel, estetik nedir? Göze hoş görünen şeye güzel diyoruz. Göz-el kelimesinin etimolojisi de buna işaret eder. Gözün yapısı yuvarlak olduğundan kavisli hatlar insan gözüne daha güzel görünür. Mesela bir kemer, bir niş, bir tonoz kavisli yapısından dolayı dik çizgilere karşılık insanın gözüne daha estetik gözükür. İslam sanatı genellikle arabesk olarak bilinen, geometrik çiçek veya bitkisel tasarımların kullanılması gibi tekrarlayan motiflerle karakterizedir. Bu tarz kavisler içerdiğinden daha estetik görünür. Aynı şekilde kavisli alfabeler köşeli alfabelere göre daha estetiktir ve gözü yormaz.

Güzel dediğimizde estetik bir yargıya varıyoruz. Göze iyi görünen bir nesneden bahsediyoruz. İyi dediğimizde ahlaki bir yargıya varıyoruz. İşte İslam sanatı bu iki yargıya cevap niteliğinde gelişmiştir. Vahyin dikkat çektiği dış dünyadaki bu güzellik, birlik, ritim, uyum ve simetri aynı zamanda insanın kendini aşmasına da aracılık eder, onun tefekkürünü maddeden manaya; yaratılandan Yaratıcı’ya ulaştırır. Pisagor’un Demirciler Çarşısı’nda duyduğu çekiç-örs seslerinin ritminden notaları matematiksel bir formüle dönüştürmesi ile Mevlana Celaleddin’in Bakırcılar Çarşısı’nda duyduğu ritimler ile ilk semahı dönmesi aynı metaforun yansımaları olsa gerek. Sonuçta insan fıtratı buna meyyal.

Şüphesiz ki, insanı diğer varlıklardan ayıran yegâne hususiyet konuşması ve düşünmesi değildir. (Hissiyât-ı Âliyye) denilen yüksek hisler, estetik ve din hissi gibi duygular da sadece insana mahsus vasıflardır. Din hissi, edeb hissi, güzellik hissi de insanın yaratılışında ve fıtratında mevcut. İnsan bu hislere doğuştan sahip bulunmakta… Bu hususta "Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar." hadisini hatırlayalım.

Bilindiği gibi, İslam dini çok geniş medeniyet havzalarına yayılmıştır. İslam medeniyeti tarihte çok sayıda farklı kültür, medeniyet, din, dinî ve felsefî öğreti ile karşılaşmış ve bütün bu karşılaşmalarda, kendisine katkı sağlamıştır. Bu kültürlerle girdiği iletişim sonucunda birtakım unsurları bünyesine katarak kendisini yenilemiş ve her defasında kendisini daha bir zinde kılarak özgün bir üslup meydana getirmiştir. Elbette, farklı kültür ve medeniyetlerle karşılaşılması kaçınılmazdır. Hatta bir medeniyetin, başka kültür ve medeniyetlerle sürekli ilişki içinde olması da zarurettir. Zira bir medeniyetin kendi içine kapanıp kalmaması için başka medeniyetleri iyi tanıması, onların yorum ve yaklaşımlarından yararlanarak yeni sentezlere ulaşması, böylece kendini sürekli yenilemesi son derece olumlu bir şeydir. Hâl böyle olunca İslam sanatı dediğimiz şey Allah’ın yarattığı güzelliklerin farklı bakış açılarıyla ele alınarak yorumlanmasından ibarettir. Var olan her şey insanı Yaratıcı’ya götüren birer ayet/işarettir. Sanat ise ayetlerin tefsirinden ibarettir.

İslam sanatı, İslam dünyasında üretilen sanatların tamamını ifade eder. Hatta sanatçının Müslüman olup olmaması da durumu değiştirmez.  İslam coğrafyasında İslami normlar esas alınarak üretilen her sanat eseri bu medeniyete aittir. Şu kadar var ki İslam sanatında aniconism olarak da bilinen canlı varlıkların tasvir edilmesinin yasaklanması hasebiyle batıda bulunan heykel ve resim sanatının İslam coğrafyasında rağbet görmediğini söyleyebiliriz. İslam coğrafyasında şiir, hat, seramik, ebru, mimari, dokumacılık, cam ve minyatür gibi sanatlar gelişmiştir.

Özellikle hat, İslâm inancının temel düsturu olan tevhit inancının satırlar üzerindeki simgesidir. Bu sanat hattatların elinde ulaştığı hendesî dengeler ve hassas ölçüler içinde kendisini temaşa edenleri sırlı bir iklime taşımıştır. İslam, insan hayatını derinden kuşatan sanat olgusunu ihmal etmemiş; bilhassa Hz. Peygamber estetik duygulara önem veren bir hayat sergilemiştir. Hz Peygamber’in bir mezar çukurundaki bir tümseğin dahi düzeltilmesini istemesi ve “Aslında böyle şeyler ölüyü ne sıkar ne de ona rahatlık verir, fakat bu, sağ olanların gözlerine güzel görünmek içindir.” buyurması, İslâm sanat anlayışının kapsamını, onun en iyi fiilî ve sözlü tebliğ olduğunu ve sanata verdiği önemi göstermektedir. Özet olarak; İslam sanatı tevhidi merkeze alan; vezin, ritim, ahenk ve üslup formülüyle özetlenebilir.




Kaynak: Ulu Kanal



YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
YUKARI