Bugun...


PROF.DR.ERGÜN YILDIRIM: Zamanın Modernleşmesi ve Fenomenolojisi: Saatleri Ayarlama Enstitüsü IV
Tanpınar, Türk toplumunun modernleşmeyle beraber gündelik hayatının değişimini zaman üzerinden anlatıyor. Zamanın gelenekten modernliğe geçerken saat sembolüyle nasıl bir anlam dönüşümüne uğradığına dikkat çekiyor. Bu açıdan bir fenomenoloji yapıyor. Sosyolojik fenomenoloji…

facebook-paylas
Tarih: 07-10-2022 00:16
PROF.DR.ERGÜN YILDIRIM: Zamanın Modernleşmesi ve Fenomenolojisi: Saatleri Ayarlama Enstitüsü IV

Ayarsız modernlik: Bozuk saat, bozuk işleyen zamandır

SAE’de saat ve zaman arasında akış vardır. İkisi iç içe geçmiştir. Saat, zamanı sembolleştirir. Böylece geçişler, etkileşimler ve akışlar temelinde bir modernlik ve zaman ilişkisi ele alınıyor. Geleneğin zamanından modernliğin zamanına geçerken hem kopuşlar hem de akışlar yaşanmaktadır. Nitekim cumhuriyet döneminin ailesi, modern kadınlar ve modern cemiyetler “Mübarekten” tamamen kopamazlar. Mübarekle ilişkilerini sürdürmeye devam ederler. Yine Zeybek oynarlar. Yine İstprizma Cemiyeti ile ruh çağırma seansları düzenlerler. Seyyid Lütfullah Bey’in metafizik âlemlere yaptığı seyahatler, evlilikler ve ilişkiler sona ermiştir, ancak ruhlarla etkileşim yine de devam eder. Hem de bunlar İstanbul’un en modern çevresi olan sosyete içinde gerçekleşir. Fakat ne Zeybek Zeybek olarak oynanmakta ne de ruh çağırma seansları artık eski ruhlarla iletişim kurma anlamını taşımaktadır.

Türk modernliği içinde geleneğin zaman ve anlamlarını taşırken, Batılı anlamlar ve zamanlarla kurulmaya çalışılır. Türk modernliğinin bütün yenilik ve geçmişten kopma çabalarına rağmen yine de geçmiş onun peşini bırakmaz. Mazinin anlamı şimdinin anlamına akar yer yer. Tanpınar, Bergson’un zaman düşüncesine bağlı kalarak mazinin aktığını şimdi ve geleceği etkilemeye devam ettiğini(Bergson,2017:93 ve 98) de işler burada. Zeybek’in oynanmaya devam etmesi ve İstprizma Cemiyetinin ortaya çıkması da bunu göstermektedir.

Modernleşme ile beraber zaman da anlamsal değişime uğrar. Nitekim SAE’de anlatıldığı gibi, Meşrutiyetten sonra “ayarsız saatler” çoğalmaya başlar. Nuri Efendi bunlar karşısında çileden çıkar. “Ona göre işlemeyen, kırılmış, bozulmuş bir saat hastalanmış insana benzerdi. Tabiatında mazurdu. Fakat ayarsız bir saatin hiçbir mazereti yoktu. O bir içtimai cürüm, korkunç bir günahtı. İnsanları iğfal etmek, onlara vakitlerini israf ettirmek suretiyle hak yolundan ayırmak için şeytanın başvurduğu çarelerden biri de Nuri Efendiye göre şüphesiz ayarsız saatlerdi!”(Tanpınar, 2018:35).

Hayri İrdal, Halit Ayarcı ve Doktor Ramiz şehir turundayken, İstanbul meydanlarındaki saatlerin bozuk çalıştığını görüyorlar. Beyazıt meydanındaki, Eminönü’ndeki ve hatta Kadıköy’deki saatler, “ayarsız saatler”dir. Şehirdeki saatlerin hiç biri birbirini tutmuyor (Tanpınar,2018:197). Saatlerin bozuk çalışması ve her birinin zamanı farklı göstermesi bir “zaman ayarsızlığını” anlatıyor. 60 Yıl Sonra Bur sa’da Tanpınar Zamanı 204 Bir bakıma modernite ile gelen zamanın işleyiş biçimindeki ayarsızlığı ifade eder. Aslında ayarsız saatler, ayarsız modernliği sembolleştirir. Modernleşme, zaman bağlamında harmonisi olmayan bir ritimde yürümektedir.

Halit Ayarcı, bu “ayarsız saatler” meselesini tamamen nesnel algılıyor. Çünkü modern bilinçle bakıyor. Bundan dolayı bu durumu düzeltmek istiyor. Bunun için de saatlere ayar verecek Saatleri Ayarlama Enstitüsünü kuruyor. Saatin nesnel bir biçimde çalışmasını ve çalışma hayatının buna bağlı bir biçimde dakik ve verimli geçecek şekilde düzenlenmesini arzuluyor. SAE, Türk modernleşmesinin içinde kurulduğu bu nesnel zamanın inşasını anlatır. Toplum, modern zamanın bilinç ve pratiğine alıştırılacaktır. Aslında alıştırılmak istenen modern zaman bilincinin ikamesidir. Yeni toplum, yeni bir ritme dayanacaktır.

SAE, ismiyle bile çok şeyi anlatıyor. Zamanın modernleşme ile beraber Türk toplumundaki anlamını anlatan bir boyutu gösteriyor. Saatler, ayarlama ve enstitü gibi üç kavramdan meydana geliyor. Bahsettiğimiz geleneksel zamandan kopuşla beraber yeni zaman geçilmekte ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Zaman yanlış işliyor. Ruhu yoktur, akortsuz. Bundan dolayı İstanbul’un bir çok yerinde saatler yanlış gösteriyor. Yanlış giden toplumsal zaman bilincinin akortsuzluğudur, anlamsızlığıdır. Bu zaman bilincinde insanın davranışları da akortsuzdur, toplum da akortsuzdur. Anlamsal bütünlüğü olmayan bir zaman içindeki sosyal hayat da biçimsizliklerle doludur. Bundan dolayı romandaki kahramanlar Caz ile Zeybek oynamaya kalkarlar. Psikanalize kurtarıcı diye yapışırlar, icatlarla her şeyi kurtarmanın peşine düşerler. Garip ve anlamsız kurumlar üretmenin hayaline kapılırlar.

Ayarlanmak istenen akortsuz zamandır. Akortsuz modernliğin belli kurumlarla düzene sokma çabasıdır. Dönemin devleti  de zaten birçok kurum ihdas eder. Halk Evleri, Köy Enstitüleri, Kız Enstitüleri, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Gazi Terbiye Enstitüsü…Bütün bu kurumların inşası, Halit Ayarcı’nın yenilikçi ve icat ihtirasını andırıyor. Toplumu akort etmek, zamanı düzenlemek, zamanın toplumsal bilincindeki ritmi yeniden inşa etmek, zamanı zapt-ı rapt altına almak…

Bahsettiğimiz bu kurumlar da modernleşmeyle bozulan, sarsılan, kopuşlar yaşayan bir toplumsal varlığı “ayarlama enstitüleri”dir. Başlarında olan insanlar da Hayri Ayarcı gibi ihtiraslı, kurtarıcı ve yenilik peşinde koşarlar. Bu açıdan bakılınca SAE, Türk modernliğinin zaman tasavvurunda yaşadığı akortsuzluğa karşı derin bir eleştiridir. Modernleşmenin bütünüyle maziyi ve onun zamanını ret ederek sürdürülmesine karşı bir meydan okumadır. Modern zaman, hayatımızı istila eden bir kültürdür. Mazi, akıp gelen ve etkilemeye devam eden bir süredir. Türkler modernleşirken maziyi ve onun kurumlarını yıkarak yerlerine yenisini kurmakla başarılı bir değişmeyi gerçekleştiremezler. Bu nedenle mazi ile sağlıklı bir ilişki kurulmalıdır.

Romanda geleneğin toplumsal dünyası başlangıçta, bir mahalle formunda anlatılır. Seyyid Lütfullah, Nuri Efendi, Artisti Efendi gibi tiplerle bu toplum şekillenir. İlgileri, zihniyet dünyaları ve mahlale merkezli yaşamları ile modernitenin toplum tahayyülünden farklılaşırlar. Abdüsselam Bey, büyük aile babası, akrabaları etrafına toplayan ve koruyan kişiliği, yardım sever tutumu ve kocaman eviyle birkaç aileyi birlikte yaşatan biridir. Nuri Efendi, saatçi. Saat mesleğine bir iş diye değil, bir hayat ve anlam diye bakar. Seyyid Lütfullah, dünyanın ötesiyle, metafizikle ilişkilidir. Periler, cinler ile haşir neşirdir. “Maddeye ruhen tasarruf etmek” isteyen adamdır. Seyydi Lutfullah, maddi ve bilimsel zahmetler çekmeden bir cinle, bir periyle , bir büyü ile hazineye ulaşmak emelindedir. Aristidi Efendi ise eczacıdır. O laboratuvarda çalışır. Kimyasallarla ve bilimle altına varmak ister. Bir gün bu çalışmalarından dolayı da laboratuvarı ateş alır ve bütün dükkanı yanar. Aslında birbirinden oldukça farklı gözüken bu iki karakterler temelde birbirine çok benziyorlar. Aristidi Efendi de bilime bilim olarak değil, simya olarak yaklaşıyor. Bilimle ruhani dünyaya hükmetmenin peşindedir. Metafizik ve fizik dünyasının iç içe geçerek yaşandığı zamanın tipleridirler.

Romanın ikinci faslında ise modern zaman arayışında tezahür eden modern tiplerle karşılaşırız. Doktor Ramiz, bilimi kurtarıcı gören bir pozitivisttir. Psikanaliz alanında doktora yapmasına rağmen psikanalizi bir kurtuluş ideoloji görür. Halit Ayarcı, icat adamı, kudret adamı, yenilik adamı. Tam modern bir tip. Pakize, modernliğe tutkuyla yönelen, eğlence ve zevke düşkün biri. Adeta emek vermeden, hazır kalıp ve zevk üzerinden modernlikle ilişki kurma gayretinde olan bir toplumu anlatır. Halit İrdal, arafın adamı. Benliğinin farkında değil. Sıradan bir insan. Biraz mongol, biraz tesadüf. Daha çok sahih ve samimi. Modernlik ve gelenek arasında kalmış bir şahsiyet. Ya da bu aralıkta kalarak iki dünyayı birden seyreden iddiasız, kudretsiz, beklentisiz, ihtirassız bir adam. Mazinin modernitede akan varlığı. Bir modern zaman dervişi.

Geleneksel toplum ve modernleşen toplum tipler üzerinden de etkileci bir şekilde temsil edilir. Tipler, salt bireysellik temelinde var olmazlar. Daha çok sosyolojiktirler. Ya da sosyolojik gerçekelikleri ve değişmeleri temsil eden kolektif varlıklardır. Weber’in ve Simmel’in tiplerle yorumladıkları toplumu, Tanpınar da benzerini yapıyor.

Sonuç

Tanpınar, SAE adlı romanında Türkiye’nin modernleşmesini zaman ile yorumlar. Bir bakıma zamanın modernleşmesiyle toplumsal hayatta meydana gelen sorunları, Türk toplumu örneğinde değerlendirir. Zaman ve anlamın toplum ilişkilerindeki etkileşimlerine dikkat çeker. Modern zamanın anlamdan yoksun niteliğini göstermeye çalışır. Bunu doğrudan anlatmak yerine, geleneğin zamanındaki anlamı göstererek yapmaya çalışır. Kuşaklar, dönemler ve aileler üzerinde modernleşen zamanın anlamını ifşa eder. Halit İrdal karakteriyle yeni zaman(asri zamanlar) bilincinin kaotik pratiklerini anlatır. Halit İrdal’ın eşi Pakize, Doktor Ramiz ve Halit Ayarcı etrafında dönen tutkular, pratikler ve arayışlar zamanın modernleşmesiyle beraber ortaya çıkan anlamın veya anlamsızlığın tezahürlerini eleştirir. Belki de daha çok bir türlü oluşmayan anlam ve yaşanan kaotik anlamı göstermeye çalışır.

Zaman, bir toplumsal bilincin ritmidir. Türk toplumsal bilinci, modernleşme ile beraber ritim dönüşümleri yaşıyor. Ancak bu dönüşümde ciddi sarsılmalar ve kopuşlar ortaya çıkıyor. Bunlar da insanın ruhunu ve toplumsal pratiklerini ciddi şekilde etkiliyor. Ayarsız saatler misali ayarsız ruhlar doğuyor. Milleti millet yapan ruhsal temeller sarsılıyor.

Tanpınar’ın eşya ve insan arasındaki ilişkilerin ürettiği anlamın, zaman içinde bir hafıza oluşturduğundan bahsetmesi onu bir sosyolog yapmaz mı? Hem de gündelik hayatın sosyolojisini yapan bir sosyolog! Tekrarlamakta fayda var: Tanpınar, Türk toplumunun modernleşmeyle beraber gündelik hayatının değişimini zaman üzerinden anlatıyor. Zamanın gelenekten modernliğe geçerken saat sembolüyle nasıl bir anlam dönüşümüne uğradığına dikkat çekiyor. Bu açıdan bir fenomenoloji yapıyor. Sosyolojik fenomenoloji… Çünkü eğlence, tipler, davranışlar, psikanaliz, cemiyetler, kurumlar insanların gündelik hayatları içinde yaşadıkları zamanlardır. Bu zamanlar yeni modern anlam içinde oluşmaya başlar. Fakat mazideki zaman istenmese de akmaya devam eder.

Edebiyat mı sosyoloji yapıyor, sosyoloji mi edebiyat metinlerini sosyolojiye dönüştürüyor? Aslında ikisi de mümkündür. Tanpınar, SAE romanıyla bir toplumu anlatıyor. Modernlik ve zaman ilişkisinin sosyal hayatta, kuşaklar arasında ve toplumsal pratiklerdeki tezahürlerini ele alıyor. Bu açıdan toplum olaylarını romanla anlatan bir şahsiyettir. Sosyologlar, büyük bir edebiyatçının metinleştirdiği toplumsal anlatıyı görmezden gelemezler. Özellikle bu edebiyat, toplumun kendisini şiir, roman, hikâye ve dil ile anlatmasına imkan veriyorsa. Tanpınar da Türk modernleşmesinin kuruluş ve toplumsallaşma dönemlerinde yaşayan ve bunu edebiyatına konu edinen bir yazardır. Toplum da Tanpınar’ın muhayyilesinde ve üslubunda kendisini yansıtıyor. Edebiyatın, kurgunun ve sanatçının bütün sübjektifliğine rağmen yine de toplumsal gerçeklikler bir biçimde kendisini yansıtmaya devam ederler. Özellikle fert kadar cemiyeti de önemseyen anlatı ve sanatçılarda bu daha da mümkün olmaktadır.

KAYNAKÇA

Aydın, M.(2010) Ahmet Hamdi Tanpınar, Ankara: Doğu-Batı Yayınevi.

Bergson, H.(2017) Yaratıcı Tekâmül, Trc: M.Ş.Tunç, İstanbul: Dergah Yayınları.

Heidegger, M.(2008) Varlık ve Zaman, Trc: K. Ökten, İstanbul: Agora Kitaplığı.

Giddens, A.(1994) Modernliğin Sonuçları, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Lewis, M-Staehler,T.(2019) Fenomenoloji, İstanbul: Fol yayınları.

Safranski, R. (2008) Heidegger, İstanbul: Kabalcı Yayınları.

Schultz, A.(2018) Fenomenoloji ve Toplumsal İlişkiler, Ankara: Heretik Yayınları.

Simmel, G.(2009) Bireysellik ve Kültür, İstanbul: Metis Yayınları.

Tanpınar, A.H.(2018) Saatleri Ayarlama Enstitüsü, İstanbul: Dergâh Yayınları. ------------------(2017) … “Antalyalı Kıza Mektup”, Tanpınar’ın Mektupları içinde, Haz: Z. Kerman, İstanbul: Dergah Yayınları, ss. 315-321.

Zahavi, D.(2018) Husserl’in Fenomenolojisi, İstanbul: Say Yayınları

 

 

Kaynak:

60 Yıl Sonra Bursa'da Tanpınar Zamanı






YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
YUKARI