GİRİŞ:
1948’den önce İsrail diye bir devlet yoktu.
İslam dünyası sahipsiz kalınca, 57 İslam ülkesi, içeride ve dışarıda birbirleriyle uğraşırken İsrail, Filistin diye bilinen ve Musevîlerce “arz-ı mev’ûd” (vaad edilmiş) sayılan topraklarda, milletlerarası Yahudi örgütlerinin uzun ve mücadeleci plan ve politikası sonucu 1948’de kuruldu.
Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra hedef ve proje tam da bu idi. Çoğunlukla yöneticileri tayin ederek küçücük devletler kurup fitne ateşiyle onları birbirlerine düşman etmek; “böl, parçala, yut” politikasıyla Müslümanları zayıf düşürmek; aynı zamanda inanç ve itikatlarını da bozarak kendilerine göre bir din anlayışı meydana getirmek. Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere bölgesinde Vehhâbî devleti kurduruldu. Mescid-i Aksa’nın bulunduğu Kudüs, İsrail’in elinde. Yahudiler ve haçlı zihniyeti, fırsatları değerlendirmeye devam ediyorlar. Türkiye’deki terör ve benzeri pek çok olayın arkasında da bu sinsi plan ve projeler vardır.
İsrail, kurulduğundan itibaren işgal ettiği toprakları genişletmek için sürekli uygun şartları hazırlayarak hastanelerde bile çocuk, kadın demeden masum insanları katletmeye devam ediyor. Bütün dünya seyrediyor, destekliyor ve bazıları alkışlıyor! Bu haberleri çocukların yanında izlemek bile onları çok kötü etkiler! Peki ya Filistin’deki çocuklar ne yapsın? Eğitim yapılacak okul zaten kalmadı!
- “Kur’an’daki Müslümanlar gelsin düşünürüz!”
İşte İslam ülkelerinin bu perişan durumunu fırsat bilen İsrail, bunun için bu cinayetleri işliyor. Nitekim 1986 yılında Dışişleri Bakanı iken Şimon peres’e gazeteciler şöyle bir soru sormuş: “Kur’an-ı Kerim, sizin devletinizin yıkılacağını haber veriyor!”1 Bu soruya Peres şöyle cevap vermiş: “Kur’an’ın bahs ettiği Müslümanlar gelsin, düşünürüz!”2
Bu vahşet, sadece Filistinlilerin meselesi değil; İslam ülkelerini daha yakından ilgilendirir; çünkü zamanla sıra kendilerine de geliyor; fakat bütün dünyanın problemidir. Paylaşılan haritalarda Türkiye’nin güney doğu bölgesini de içine alan topraklardan bahsedilmekte ve tehlike yüksek seviyede dile getirilmektedir. Bu bakımdan tehlike büyüktür!
2 milyar Müslüman, hâlâ İsrail ve yandaşlarının mallarını almaya devam ediyor! Hamasetle bu problemler çözülmez. Müslümanlar, en azından İsrail’le ticareti kesip mallarını boykot etselerdi, bu bile çok etkili olurdu! İyilere saygımız sonsuz. Ama genelde ibadetlerin hedefine ulaşmadığı, yapılan yanlışlardan anlaşılıyor. Hak-hukuk, adalet ve İslam’ın özü olan güzel ahlak, dürüstlük ve güven kayboldu! Adeta evin önünde araba var, fakat benzini yok veya başka arızaları var, gitmiyor! Allah Teâlâ’nın yardımı için, fiilî dua olan elden geleni yapıp o yardıma layık olmak lazım! Duaların kabul olması da helal lokmaya ve ihlâsa bağlıdır.
- Yahudileri Türkler kurtardı.
Hıristiyanların ve kilisenin baskısıyla Avrupa'da 1290'da İngiltere'den, 1340'ta Bavyera'dan, 1492'de (II. Bayezid devrinde) İspanya'dan, 1497'de Portekiz'den denize atılmak istenen, sürgün edilen ve katliama uğrayan; daha sonra İtalya, Hollanda ve Rusya’dan gelen Yahudiler, Osmanlı Devleti’ne sığındılar ve Türk yurduna yerleştirildiler. Böylece yok olmaktan kurtuldular. Sadece Osmanlı hepsine kucak açtı, dinlerinde serbest bıraktı, diğer milletlere davrandığı gibi, sevgi ve hoşgörüyle muamele etti; hatta çok sayıda sinagog ve kilise açıldı. Sadece İspanya’dan gelen 120 bin Yahudi var.3 Aynı şekilde II. Dünya Savaşı sırasında Nazi katliamına uğrayan Almanya Yahudilerinin önemli bir kısmı da yine Türkiye’ye sığındı.4 Bize bu yakışır, onlara da zulüm ve cinayetler!
- Kur’an-ı Kerim’de Yahudi ve İsrailoğulları:
Kur’an-ı Kerim’de Yahudilerden Benî/Benû İsrâil (İsrailoğulları) diye bahsedilir. İsrail, Yakup (as)’in ikinci adı veya lakabı olarak iki âyeti kerimede geçer.5 “Yehûd” kelimesi Medenî (Medine’de inen), 40 âyeti kerimede6 yer alan “Benî İsrâil” Mekkî (Mekke’de inen) sûrelerde geçer. Bu âyeti kerimelerde, daha çok, İslam öncesi dönemlerde meydana gelen olaylardan bahs edilir.7 Yazımızın sonundaki maddeleri okumadan, Kur’an-ı Kerim’de bunlardan bu kadar çok bahs edilmesi, kimseyi yanlış yerlere sevk etmesin!
Kur’an-ı Kerim’e göre8; İsrailoğulları, Yakup (as)’in 12 oğlundan türeyerek 12 kabile halinde çoğaldılar. Hepsi de onun torunlarıdır.9 İşte Yakup (as)’in 12 oğlundan biri olan Yusuf (as)’i kardeşleri, onu çekemedikleri için, kuyuya atmışlardı.10 Fakat kuyunun içinde üç gün kalan Yusuf (as)’i, yollarını şaşıran bir yolcu kafilesi, kuyudan su alırken, (kovanın ipine sarılarak) çıkardılar.11 Hadise çok uzun, bu konuda bir sûre var.12 Sonra Yusuf (as) Maliye bakanı olunca,13 kardeşleri Mısır’a yerleştiler.
d) “Arz-ı Mev’ûd” ve tahrif edilen Tevrat:
Tevrat’ta geçtiği söylenen “Arz-ı mev’ûd” tabiri, Kur’an-ı Kerimde geçmez; Tevrat’ta geçmesi de doğru olduğunu göstermez. Zira Tevrat sadece bir nüsha idi ve kimsenin hafızasında/ezberinde mevcut değildi. İsrailoğulları, Babillilere esir düşünce Tevrat’ın tek nüshası da kayboldu. Yıllar sonra esaretten kurtulunca, hatırda kalan bazı bölümler yeniden yazıldı. Bugün elde bulunan Tevrat, aslı değil tahrif edilmiş olan kitaptır.14 Sadece Tevrat’ı değil, İncil’i de tahrif ettiler.
Nitekim Kur’an-ı Kerim, Yahudilerin kitaplarını tahrif ettiklerini açıklıyor.15 Buna göre; Yahudiler, kendilerine gönderilen Tevrat’ı tahrif ettiler; kelime ve cümlelerin yerlerini değiştirdiler, manalarını saptırıp gerçekleri ve peygamberimizin geleceğini müjdeleyen kısımları çıkardılar ve inkâr ettiler.16 Hatta Tevrat’ın yakıldığı, âlimlerinin katledildiği, mescitlerinin tahrip edildiği ifade edilmektedir.17
(Devamı var)
DİPNOTLAR:
1.Bu konuya uzun olduğu için giremiyoruz, ayrı bir yazı konusu olabilir.
2.Tercüman Gazetesi, Ergun Göze, 1986.
3.Bkz. Harman. Ömer Faruk, II. Bayezid Yahudilerin İçtenlikle Karşılanmaları için Ferman Yayınladı, aa.com.tr; bbc.com; İslâm Ansiklopedisi, TDV, İstanbul 2013, c: 43, s: 192-194; İslâm Ansiklopedisi, M.E. Basımevi, İstanbul 1984; cüz: 140, s: 341-342; Belleten, Türk Tarih Kurumu, belleten.gov.tr; Oğur, Furkan, dergipark, Jun 2023.
4.Bkz. Belleten, Türk Tarih Kurumu, belleten.gov.tr; Oğur, Furkan, dergipark, Jun 2023; Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, DİB, Komisyon, Ankara 2007, c: 1, s: 653-654.
5.Âli İmrân sûresi /3, âyet: 93; Meryem sûresi /19, âyet: 58. Bkz. Kadî Beydâvî, Kadî Beydâvî Tefsiri, Kahire 1965, c: 1, s: 92, c: 2, s: 20; Harman, Ömer Faruk, İslam’da İnanç, İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, İstanbul 1997, c: 2, s: 445-448.
6.Abdül-bâkî, M.Fuad, el-Mu’cem’ul-mufehres li elfâz’ıl Kur’an’ıl-Kerîm, Beyrut, tarihsiz, s: 137-138.,
7.Harman, Ömer Faruk, İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2001, c: 23, s: 193-195; Harman, Ömer Faruk, İslam’da İnanç, İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, İstanbul 1997, c: 2, s: 445-448.
8.A’râf sûresi /7, âyet: 160.
9.Râzî, Mefâtîhu’l-Gayb, Beyrut 1981-1401, c: 15, s: 35-36; Kadî Beydâvî, Kadî Beydâvî Tefsiri, Kahire 1965, c: 1, s: 203; Yazır, Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul 1971, c: 4, s: 2308-2310; Bilmen, Ömer Nasuhi, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meâli Âlisi ve Tefsiri, İstanbul tarihsiz, c: 1, s: 53, 417, c: 2, s: 1105.
10.Köksal, M. Asım, Peygamberler Tarihi, TDV, Ankara 2004, c: 1, s: 277-280; Harman, Ömer Faruk, İslam’da İnanç, İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, İstanbul 1997, c: 2, s: 445-448.
11.Kadî Beydâvî, Kadî Beydâvî Tefsiri, Kahire 1965, c: 1, s: 264; Köksal, M. Asım, Peygamberler Tarihi, TDV, Ankara 2004, c: 1, s:277- 278; Harman, Ömer Faruk, İslam’da İnanç, İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, İstanbul 1997, c: 2, s: 445-448.
12.Yûsuf sûresi /12, âyet: 1-111.
13.Kadî Beydâvî, Kadî Beydâvî Tefsiri, Kahire 1965, c: 1, s: 264; Bilmen, Ömer Nasuhi, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meâli Âlisi ve Tefsiri, İstanbul tarihsiz, c: 3, s: 1541-1549; Çakan, İ. Lütfi-Solmaz, Mehmet, Peygamberler ve Tevhid Mücadelesi, İstanbul 2008, s: 130; Köksal, M. Asım, Peygamberler Tarihi, TDV, Ankara 2004, c: 1, s: 297.
14.Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meâli, TDV, Ankara 2012, Komisyon, s: 11, 108.
15.Nisâ sûresi /4, âyet: 46; Bakara sûresi /2, âyet: 75.
16.Kadî Beydâvî, Kadî Beydâvî Tefsiri, Kahire 1965, c: 1, s: 33, 121; Yazır, Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul 1971, c: 1, s: 391, c: 2, s: 1362; Bilmen, Ömer Nasuhi, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meâli âlisi ve Tefsiri, İstanbul tarihsiz, c: 1, s: 72-73, c: 2, s: 599; Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meâli, TDV, Ankara 2012, Komisyon, s: 85, 190.
17.Bkz. Bilmen, Ömer Nasuhi, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meâli Âlisi ve Tefsiri, İstanbul tarihsiz, c: 4, s: 1850.