Bugun...
AZ BİLİNEN BİR KÜTÜPHANE ADABI: YAZARLARI RAHMETLE ANMAK


Kamil Yeşil
 
 

facebook-paylas
Tarih: 26-02-2025 00:41

Kitap kelimesi bizim kültürümüzde öncelikle Kur’anı Kerim’i ifade eder. Halkımız kitapta yazıyor mu, kitaptan konuşuyorum, kitapta yeri var mı, kitapsız dediğinde kitaptan maksat Kur’anı Kerim’dir. Çünkü Kur’an ı Kerim kendini Kitap olarak isimlendirir. “Elif Lam Mim. Hazal Kitap!”

Yazılı ve iki kapak arasına giren bütün sayfalar Kitap adını alsa da durum budur. Kitabı ele almanın, taşımanın, okumanın bir adabı vardır. Araplarda görülen yatarak Kur’an okumak bizim kültürümüzde yoktur. Allah’ın kelamı okunurken dinlemek farz olduğu için ona uygun bir vaziyet almak edebdendir. Dinen cevaz verilse de bizim milletimiz yatarak Kur’an okumaz ve dinlemez.

Modernizm bu hassasiyetleri aldı elimizden. Kitap denilince Kur’an anlaşılmasın, anlamasını diye Kitap yerine Bitik teklif ettiler. Fakat milletimiz Kitap’tan vazgeçmedi.

Kitap, göbek üstünde tutulur. Besmele ile açılır ve okunur. Okuma bitince yüksekce bir yere asılır.

Yazılı her mevkute kutsal olarak kabul edilmiştir. Yazılı kağıda basılmaz. Yerden alınır bir ağaç kovuğuna, bir taş arasına konur.

Kitabı yazanlar abdestsiz kalem ve kağıdı ellerine almaz. Ne yazarlarsa yazsınlar Besmele ile başlarlar.

Bundan dolayı kitabı okuyanlar da aynı şekilde hareket eder ve yazarı, musannifi, mütercimi rahmetle anar. Onun ruhuna fatiha okur ve bağışlar. Böylece müelliften hem izin alınmış olur hem onun ruhaniyetinden istifade edilmiş olur.

Kaybolan kitap okuma kültürünü fertlere kazandırmak zor görünüyor. Ancak kurumlar sembolik olarak yaşatabilir, onlar vesileyle duyarlı bazı kişilere rehberlik görevini yerine getirebilirler. Hangi kurumlardan bahsediyoruz?

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kütüphane görevlilerinden, milli kütüphaneden, halk kütüphanelerinden,  Türkiye Yazma Eserler Kurumundan…

Okullardaki kütüphaneleri de  eklemeyi düşündüm fakat emin değilim. Okullarda kütüphaneler aktif değil çünkü. Genellikle test çözüm yeri olarak görev yapıyor. Bu makaleyi okuyacak öğretmen arkadaşlara hatırlatma babından söyleyeyim. Yirmi yılı aşkın öğretmenlik hayatımda edebiyat-kompozisyon derslerini kütüphanede yapmaya gayret ettim. Kitaplarla dost öğrenciler yetiştirmek istedim.  Sonuç da aldım..

Tavsiye ederim.

Öğrenciler okumasalar da kitapları ellerine alıp karıştırıyor, bazı isimler hafızada yer ediyor.

Şimdi olmamış bir şeyden değil; yaşanmış bir olaydan bahsedeceğim.

Milli Kütüphane Yazma Eserler Uzmanı Dr. Müjgan Cumbur şöyle anlatıyor:

“Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi yazmalar kısmında kütüphanecilik yapmağa başladığım ilk günlerdeydi. Eline aldığım her kitapta ya müellif ya mütercim veya müstensih hattâ kitaba bir zamanlar sahip olmuş kimselerin Fatiha    istekleriyle karşılaşıyordum. Bazısını yerine getirdiğim bu isteklerin tesiriyle olsa gerek bir gece rüya gördüm.

Raflarda dizili duran kitapların bir kısmı sırmalı, bir kısmı yeşil çulha örtülü tabut veya sanduka ve diğer bir kısmı da mermer mezar taşları şekline giriyorlar, hep bir ağızdan uhrevi bir sesle “Fatiha” okumamı istiyorlardı.        

Uhrevi bir hava içinde biraz da haşyetle uyandım. Ertesi günden itibaren her sabah kitapların bulunduğu yere girerken ve her akşam üstü oradan ayrılırken birer “Fatiha” okumayı adet edindim.”

Okullarda öğrenciler için idraki zor olan bu hadiseyi Yazma Eserler Kurumu görevlileri başta olmak üzere İlahiyat Fakülteleri, Tarih-Coğrafya Fakültesi ve Edebiyat Fakülteleri, Diyanet’e bağlı kütüphaneler anlar diye düşünüyorum. Çünkü ellerindeki eserlerin müellifleri, mütercimleri, musannifleri, hattatları, ciltcileri sayesinde hem rızklarını kazanıyorlar hem unvan sahibi oluyorlar.

Bu kıymetli eserlere emeği geçenlere Müjgan Cumbur’un yaptığı gibi her gün bir Fatiha üç ihlas okumak gibi bir vazifeleri var. Tahmin ediyorum Fatiha okumayanlar bile rahmetle anıyorlardır.

Artık Fatih ile anmamız gerekir. 

2013 yılında vefat eden Müjgan Cumbur’a da Fatiha’lı rahmet dileriz. İnşallah ruhlarına Fatiha okuduğu o âlimler ve ariflerle birliktedir.

Görüldüğü gibi kitaplar, ilmi eserler sadaka- yı cariyedir. Kişi öldükten sonra da hayırla yad edilmesine vesile olur.

Kâmil Yeşil



Bu yazı 2279 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
Henüz anket oluşturulmamış.
YUKARI