Şarlatanlık, bilir geçinen, kendi bilgi ve niteliklerini, hizmetini veya mallarını överek karşısındakini kandıran, dolandıran kimseler için kullanılan bir sıfattır.
Şarlatanlık, tıp hekimliği, diş hekimliği, veteriner hekimlik veya eczacılık üzerine herhangi bir eğitim ve lisansı olmadığı hâlde bu meslekleri icra eden sahtekârlar için kullanılan bir hukuk terimidir.
Kısaca toplumu bozup çürüten şarlatanlık, olduğundan farklı görünerek ve kendini överek saf insanları aldatan, dolandıran kişidir.
Dürüstlüğün, erdemliliğin, liyakatin, ehliyetin, güvenirliliğin ve adaletin karşıtı olan şarlatanlık, eğitimini aldığın işi bile düzenbazlık hale getirmektedir. Sağlık, eğitim, yargı iş kolu haline gelmişse; hakikat, erdem, samimiyet ve ciddiyetten uzak işlem yapılıyorsa şarlatanlık kol geziyor denmez mi?
Batıcılık, öz itibariyle şarlatan olmaktadır; kendi çağını değil, başkasının, Batının çağını yaşama zilletini savunmak şarlatanlık olmuştur. Batıcılık, bu ülkede pozitivizmdir, pragmatizmdir, materyalizmdir, kapitalizmdir. Şarlatanlık yüzünden hayatın her alanında bütün işler ve işlemler, hileli, insanın aleyhine yapılmaktadır. İş adamı, bilim adamı, yargıç, asker, bürokrat ve politikacı şarlatan olunca dünya cehenneme dönüşmez mi?
Bütün işleri hakikatine uygun değil de düzenbazlıkla yürütme olduğundan; şarlatanlık, iki asırdır çok ciddi problemdir.
Şarlatanlığı ve ona yakın kelimeleri bilmeden onunla mücadele etmek mümkün değildir.
TDK sözlüğüne göre 'şarlatan' kelimesiyle eş ve yakın anlamlı olan kelimeler şu şekilde sıralanabilir: 1- Düzenbaz 2- Yalancı 3- Palavracı 4- Hilekar 5- Üçkağıtçı 6- Dalavereci.
Bu yazıda bu altı kavramı tek tek tanımlayacağım.
1.Düzenbaz: Hile yoluyla aldatan, sık sık hile yapan; hileyle, hak görüntüsüne büründürülmüş batılla, birliği ve ilahi düzeni bozan kişi. Tiyatroda oyun kurucu karakterlerden biridir; hırsızlık konusunda kendini geliştirmiştir, kilitli kapıları açma ve sinsice adam öldürebilme yeteneğine sahiptirler.
2.Yalancı: Gerçeğin ve hakikatin aksini söylemeye yalan denmektedir. İnsanın en büyük ve en kötü sıfatlarından biri yalan söylemektir; yalan söylemeyi huy edinmiş olan, her zaman yalan söyleyen (kimse). Gerçeğe benzetilerek yapılmış olan, gerçek olmayan anlamına da gelmektedir. Yalan, herhangi bit kişi, topluluk veya kuruma yanıltmak amacı güdülerek yapılan rol veya doğru olmayan herhangi bir ifadedir. Yalanın toplumda her zaman yakalanmamasının nedeni karşılıklı güven olarak ifade edilebilir. İbrahimi dinler yalanı yasaklar ve günah sayarlar. Yalan tarih boyunca büyük bir ahlâksızlık, kötü bir hareket olarak görülmüştür. Yalan sadece insanlara özgü olmayıp hayvanlar dünyasında da yaşamda kalmak için kendini olduğundan farklı göstermek, başka birine veya ortama benzeme örnekleri yaygındır. Yalan söyleme hastalığı yani patolojik yalan, yalan söylemenin alışkanlık haline gelmesi durumudur. Psikiyatride mitomani olarak adlandırılır. Yalan söyleme hastalığı yani “Patolojik yalan” kendi başına bir hastalık değildir, başka psikiyatrik rahatsızlıkların belirtisi olabilmektedir. Bazı kişilik bozuklukları, dürtü kontrol bozuklukları, anksiyete bozuklukları veya depresyon görülen psikiyatri hastalarında yalan söyleme davranışı görülebilir.
3.Palavracı: Uydurma söz söyleyen, yüksekten atıp tutan, bunu huy edinmiş olan kimse. Palavra, gerçeğe aykırı, uzun ve boş söz demektir. Palavracı, uydurma haber ortaya atan, yaptığı işleri abartan, bu davranışları huy edinmiş olan kimse; tıraşçı, uydurmacı, baloncu, martavalcı..
4- Hilekar; hîleci, hîle yapan, düzenbaz, sahtekâr, oyuncu. Bir işi, muhatabını yanıltarak yapmaya sevk eden kimseye "hîlekâr" denir. Hîle ahlâka aykırı bir davranış olup, bütün semavî dinlerde yasaklanmıştır. Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. Şuayb (a.s)'ın kavmini hîleye karşı uyarışı şöyle ifade edilir: "Ey kavmim, Allâh'a kulluk edin, sizin için ondan başka ilâh yoktur. Ölçü ve tartıyı eksik tutmayın. Ben sizi bolluk ve bereket içinde görüyorum. Sizin için çepeçevre kuşatacak bir günün azabından korkarım" (Hud Suresi; Ayet: 84).
5.Üçkağıtçı: Yalancı, dolandırıcı, hileci, düzenci kimse. Üç kağıtçı, kağıtla göz bağlayan demektir. Batı uygarlığı olarak kapitalizm tam bir üç kağıtçılık sistemidir. Üçkağıt, matbaayla birlikte kâğıdın kullanımının artmasıdır, denilebilir. Para, medya ve resmi evrak olarak üçkağıt, modern dönemde son derece yaygınlaşmıştır; artık dijitale geçilmiştir ki bu daha tehlikelidir. Evrak olarak kağıt, bürokrasi çarkını döndüren su.. Altın gümüş gibi madeni paradan kâğıt paraya geçmek klasik dönemin bitmesi kapitalist ekonominin başlangıcıdır. Esas büyü ve sihir kâğıt paraya geçişle başladı. Çünkü kâğıt para, para değildir, simyadır, yani büyüdür. Bu büyü üzerinden hükümdarlar sınırsızca borçlanma hakkı elde ederler. Borçlarının geri ödemesini faiziyle birlikte halkın sırtına yüklerler. Kâğıt para hükümdarın borcunu halkın borcu haline getiren emsalsiz büyü sistemidir. Çok kitap yazıldı. Üçkâğıdı anlatan, deşifre eden metinlerin bile kâğıda dayalı duyuluyor. Edebiyat, felsefe, bilimsel ve dinsel tüm bilgiler kâğıtla insana ulaştı. Çok gazete basıldı. Artık günün yorumu da kâğıda dönüştü. Zihinler çok fazla bilgiyle yüzleşir oldu. Doğruyu yanlışı ayırt etmenin önüne geçen cerbeze dönemi, zihinsel manipülasyonlar devri de böyle başladı. İlk kez zihinlerin teslim alındığı manipülasyon zaferi Fransız ihtilalidir. Buradan kitaba gazeteye karşıymışım gibi bir anlam çıkmasın. Fransız ihtilaliyle, manipüle zihinsel yalanlar olmasaydı ulus devletler ortaya çıkmazdı, diyorum.
6.Dalavereci: Dalavere, yalan dolanla gizlice görülen kötü iş, gizli oyun, hile, düzen demektir. Dalavereci de dalavere çeviren, çıkarı için hileye başvuran kimsedir; taklacı, kolpucu ve aferist. Bir işin yapılmasında hile karıştığı düşünüldüğünde alavere dalavere deyimi kullanılmaktadır. Alavere dalavere deyiminin anlamı düzenbazlık ve yalan dolan kullanarak bir işi kendi lehine çevirme çabalarıdır. Bu deyim daha çok hilekarlık için düzenlenen oyunlar için kullanılmaktadır. Yalan ve dolanla bir işi kendi çıkarlarına uygun şekle getirme çabalarına alavere dalavere denilmektedir.
Bu ülkede statükocu ol, istediğin kadar şarlatanlık yapabilirsin. Devlete el koyup kasasını boşaltabilirsin, sisteme girip her alanda zirvelere tırmanabilirsin..
İçinde bulunduğumuz Batıcı ortamı anlatan kavramlar bunlar.. Üzerinde ne kadar düşünülse azdır, ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda şarlatanlıktan kurtulmak için ne kadar tartışılsa azdır.
Ülkeyi Batı etkisinden çıkarıp bağımsızlaştırmak, millet olduğumuzu hatırlayıp vatana ve devlete sahip çıkmak ancak kendi medeniyetimizi inşa etmekle mümkün olur.
İçeride ve dışarıda statükoyu devam ettirerek ülkeyi dünya güçlerinin belirlediği vaziyet ve istikamette tutmak olan şarlatanlık artık son bulmalı..
Batıcı şarlatanlık ihanetinden kurtulma fırsatı ve imkanı her zaman olmuştur.