Seçim, iktidar ve şiir üzerine birkaç kelime söylemek istiyorum.
“Hızırla Kırk Saat” şiirini okuduğum günden beri her seçimde Sezai Karakoç’un “Hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı / Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim / Bunu bana söylemediniz” dizelerini hatırlarım. Bu dizelerde adeta demokrasinin ruhunu hissediyoruz.
Seçimle başa geçen yöneticilerin “eşsiz zulümler” işlemeye cüret etmelerinin nedeninin, seçim sürecinde uygulanacak ya da vadedilecek popilist politikalar olduğunu hemen herkes bilir. Ne v ar ki biraz derinlikli bakıldığında sözü edilen eşsiz zulümlerin dünya sistemine bağımlılık olduğu da hemen fark edilecektir.
Sezai Karakoç’un “Hızırla Kırk Saat” şiirindeki ilgili dizeler şöyle:
“Ey yeşil sarıklı ulu hocalar bunu bana öğretmediniz
Bu kesik dansa karşı bana bir şey öğretmediniz
Kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı
Günlere geldim bunu bana öğretmediniz
Hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı
Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim
Bunu bana söylemediniz
İnsanlar havada uçtu ama yerde öldüler
Bunu bana öğretmediniz
Kardeşim İbrahim bana mermer putları
Nasıl devireceğimi öğretmişti
Ben de gün geçmez ki birini patlatmayayım
Ama siz kağıttakileri ve kelimelerdekini ve sözlerdekini
nasıl sileceğimi öğretmediniz”
Bu şiiri duyumsadığım ilk seçim sanırım 1977 seçimidir. Her seçimde liderlerin halkı yanıltan söylemleriyle karşılaştıkça bu dizeler kulağımda çınlar yani.
Liderler, seçim sürecince adeta halka yalvarırken iktidarda işleyeceği eşsiz zulümleri de haber verirler. Liderlerin popülizmi, aynı zamanda emperyalizmin eli altında duruşlarının da göstergesi. Liderlerin halka hakikati söylediği, adaletli olmayı vaad ettiği günlere demokrasi yoluyla varabilecek miyiz? Her iktidar, üstlendiği yönetimin bir emanet olduğunun, görevlendirmede liyakati esas alması gerektiğinin ve adaleti ayakta tutmanın görevi olouğunun bilincinde olsa demokrasi bize doğru yüzünü dönmüş olmaz mı?
Kağıt, kalem ve sözdeki putları silmeyi öğrenmedikçe liderlerin yanıltmasından kurtulamayacağız..