Bugun...
DİRİLİŞ NESLİ


Nizamettin Yıldız
 
 

facebook-paylas
Tarih: 08-07-2016 14:42

Doğum ile ölüm arası çizgide, sevinçlerimiz, hüzünlerimiz, yaptıklarımız ve yapamadıklarımız vardır. Hayatımızın her devresi bizim için önemli.

Baharı, gençliğe; sonbaharı yaşlılığa; kışı da ölüme benzetebiliriz. Nasıl ki baharda her türlü canlılık söz konusu ise, bir düşünce ve ideal için de gençlik ve gençlikte yapılan çalışmalar önemlidir. Üstad Necip Fazıl: “Zaman bendedir ve mekan bana emanettir şuurunda bir gençlik..” derken bu duruma dikkat çekiyor. Gençliğe gereken değeri vermeyen, inançlı, kültürlü ve yüce değerler sahibi bir gençlik yetiştiremeyen toplumlar ve devletler uzun ömürlü olamazlar.

Çağımızın büyük fikir ve dava adamlarından birisi de Sezai Karakoç’tur. Erdemli ve dindar nesil yetiştirmenin bir yolu da Sezai Karakoç okumaktan geçer dersek sanırım yanlış olmaz.

Sezai Karakoç’un bugüne kadar yayınlanmış toplam 57 kitabı var. Hemen her alanda ve her konuda yazıları var. 60’lı 70’li yıllarda yazdığı günlük yazılar bile güncelliğini koruyor. Onun birçok öngörüsünün gerçekleştiğini görüyoruz. Kominizm’in çökeceğini yıllar önce yazmış, Bağdat’ın işgalini yine yıllar önce dile getirmiş ve tedbir alınması gerektiğini vurgulamıştır. Ülkemiz ve İslam dünyası için de adeta feryat edercesine yazdığı yazılar ve şiirler vardır. Bu sese toplumun ve devlet adamlarının gereken ilgiyi gösterdikleri söylenemez.

Sezai Karakoç’un eserlerinde gençlik ve ideal bir gençliğin yetişmesi için neler yapılması gerektiği açıklanır. “İnsanlığın Alınyazısı Bir Çocuk” başlıklı yazısında der ki: “O çocuğu bekliyoruz. Dünyayı değiştirecek, yenileyecek, meşhur kelimemizle söyleyelim, diriltecek çocuğu. O çocuğu ki, görüntüye değil, öze, dışa değil, içe baksın. O çocuğu ki, ön planı değil arka planı görsün. O çocuğu ki, reklam ve propaganda edilenleri değil, edilmeyenleri bilsin. Kendine verileni aşan bir çocuk olsun o çocuk. Verilmeyeni alabilen bir çocuk. Gizliyi, sır olanı kurcalayan, tarihin şifrelerini çözen bir genç. Derleyişleri dağıtan, dağılmışları derleyen bir genç adam.”

Bu konuda ”Diriliş Neslinin Amentüsü” adlı eseri gençliğin el kitabı diyebiliriz. Bu kitapta bir insanın iyi bir şekilde yetişmesi için yapılması gerekenler ana  hatlarıyla sıralanmaktadır. 

Yıllar önce yazdığı şiirde dediği gibi:

“ Fakat bir gün gelecek

Çağırmasını bilirsen gelecektir

Doğu’yu Batı’yı bilen gelecek.”…

                               ( Taha’nın Kitabı) 

“ Diriliş ” dergisinin 24 Mayıs 1976 sayısında, (ki o günler anarşi ve terörün kol gezdiği, sokağa çıkılamaz bir durumun olduğu günler) ”Eylemler Karşısında Gerçek Diriliş Aksiyonu” başlıklı haber- yorum yazısında şu satırlar yer alıyor:

“Gerçek aksiyon, meydanlarda yapılan şamatalar, bağırışlar, yürüyüşler, duvarlara ve yerlere yazılar yazmalar ve daha kötüsü tabanca patlatmalar, kavga döğüşler değildir.

Gerçek aksiyon, inanç, ahlak, düşünce, bilim ve sanat planında ortaya konan uzun çalışmaların ve sürekli sabırların yemişi eserler, durumlar ve oluşumlardır. Yeni bir insan tipini doğurmaktır. Asıl aksiyon, çok bilinçli, bilgiyle yüklü, kültürle güçlenmiş, disiplinli ve uzak görüşlü davranışlardan doğar.”

Sezai Karakoç’un yazılarında ısrarla üzerinde durduğu kavramlar şunlardır: İSLAM MİLLETİ, İSLAM MEDENİYETİ, İSLAM ÜLKESİ ve İSLAM DEVLETİ.

 
Bugün, millet kavramının ırk karşılığı kullanılarak özünden uzaklaştığını görüyoruz.Ülkemiz ve İslam Dünyasının kurtuluşu için İslam Milleti kavramına dönmek önemli bir aşamadır.

Güncel bir konu olarak Güneydoğu meselesi için: “Güneydoğu meselesinin çözümü Güneydoğu Anadolu’da değildir. Onun çözümü Bağdat’tadır, Şam’dadır, İstanbul’dadır, Mekke’dedir, Medine’dedir, ve diğer İslam ülkeleri başkentlerindedir. ” der.

“Bir İslam Haritası” başlıklı yazısında ise “Cebelitarıktan Cava adasının sonuna kadar tek devlet. Sınırlarında telörgü yok; fakat her yerde aynı hızla atan, şuurlu kalplerin zinciri var. İnanmış , öteye inanmış, ahlaklı, sıhhatli, çalışkan bir halk: İslam Milleti. Sulhta fevkalade yumuşak, savaşta son derece şiddetli.”

Sezai Karakoç’a göre batı medeniyetinin özünde tahakküm, insanları ezme ve sömürme var. Bu yüzden Batı medeniyeti evrensel olamadı ve olamaz. Tez İslam Medeniyeti tezidir. Batı karşısında ancak kendi medeniyetimizle ayakta durabileceğimizi, aydın kadro yetişmeden de medeniyetimizin canlanmasının mümkün olmadığını belirtir.

Ortadoğu’da, Abbasiler, Selçuklular, Osmanlılar gibi hep büyük devletler hüküm sürmüştür. Dünyadaki savaşların ve büyük sorunların en önemli nedeni bu bölgede büyük bir İslam Devletinin olmayışıdır. Bu devlet maddeten ve manen büyük bir donanım sahibi olmalı, doğuya ve batıya “Dur!” diyecek güçte olmalıdır. Bu devlet tek bir devlet olabileceği gibi Avrupa Birliği’nde olduğu gibi birçok İslam Devleti’nin bir araya gelmesiyle de olabilir. Aralarında başta savunma alanında ve dış politikada ve diğer alanlarda işbirliği yapmaları zorunludur. Bu yapılmazsa müslümanlar için esaret, kölelik ve yok olma kaçınılmazdır.

Sezai Karakoç, “Çıkış Yolu” adlı eserinde: “ Bunun için yüz bin genç yetişsin istedim. İstediğim budur, temennim budur; yüz bin şuurlu genç, Ortadoğu’da bu dediğim düzeni geri getirecektir. Biz onlara ‘Diriliş Nesli’ diyoruz.” der.

Eserlerinden Alıntılar:

  “ Müslüman, İslamı öyle sağ ve diri, canlı yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin.” (İslamın Dirilişi)

    “Müslüman, yaratıcıya teslim olmuş kişidir.Her an O'nun kıyametine de kendini teslim etmeye hazır kişi..”

   “Müslüman, vücudunda bir kıyamet taşıyan, ötenin sarsıntısını duymamış kişilere bir kıyamet aşılayan ve onları en şiddetli bir kıyametle sarsan bir kıyamet adamıdır.”

   “Allahı kaybetmiş insan, neyi aramaktadır? Allahı aramıyan insan, neyi bulacaktır? Kur'an'dan kaçan hangi kitaba inanacaktır? Peygamberi görmeyen, hangi insanı görecektir?“   ( Kıyamet Aşısı)      

“Ey inanmış kişi, korkma! Bütün insanlık inkâr ve sapıklık bataklığına gömülse de senin için nurlu bir iz vardır. Hazreti Nuh’un izi. Ve bu iz seni 'kurtarıcı gemiye  götürecektir.”

“Ashab-ı Kehf’in beklediği fecir, Meryem’in dayandığı hurma ağacının üzerine ağmıştı. Ve Hızır geçiyordu o bilinmez yeşilliğini kentlere serperek; yeni insanı yetiştirmek için.” ( Yitik Cennet)

“İslam, insanlığa ve çağlara bir müjdedir… İslamın ilk insandan bugüne kadar insanlığa neler getirdiğine bakarak ve o gelmeseydi insanlığın neler yitireceğini düşünerek onu anlamalı ve değerlendirmeli. İslam, adeta çağların karanlığını şerha şerha yaran bir ışık gibi insana muştuların en güzellerini getirmiştir.” (Ruhun Dirilişi)

“Yerinde mayalan, dostum.Yeraltı suları kaynakları gibi özbenliğinde birik. Günü gelince toprağın bir yerinden çıkacaksın ve susuzluktan çatlamış dudakların uzanacağı son kurtuluş ab-ı hayatı sen olacaksın.” ( Makamda)



Bu yazı 6852 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
Henüz anket oluşturulmamış.
YUKARI