Camiler, içerisinde farklı İslami ilimlerin okutulduğu "halkalar" bulunan bir eğitim kurumudur. Bu bakımdan aslında "cami" ve "mescid" arasında bir fark olduğu görülüyor. Ancak bu ayırımın, cami ve mescidin sadece ibadet edilen bir mekan olmaları yönüyle değil, bir eğitim kurumu olmaları yönüyle yapıldığına dikkat edilmelidir.
Cami, içinde farklı İslami ilimlerin okutulduğu "halkalar" bulunan bir eğitim kurumudur. Şam ve Kahire camilerinde, Bağdat camilerinden farklı olarak, dört Sünni fıkıh mezhebinden birisine göre fıkıh dersi verilen "zaviye"ler bulunmakta ve bunlara "medrese" de denilmekteydi. Osmanlılar döneminde İstanbul'daki Süleymaniye Camiinde de sekiz medrese bulunmaktaydı (Makdisi, Ortaçağ'da Yüksek Öğretim).
Cami içindeki eğitim kurumuna "halka" (ders halkası) adı veriliyordu. Bu kelime "bir hoca etrafındaki öğrenciler topluluğu anlamına geliyordu. Aynı zamanda "halka", "bir hocanın ders verdiği mekan" anlamı taşıyor ve ders veren hocaya ait kürsü (a professorial chair) demek oluyordu. Bir camide, her biri halife tarafından tayin edilmiş birer hocaya ait çok sayıda halka bulunuyordu. Halkalar zaman zaman, eğitimi verilen ilim dalı ile anılırlardı: Halkatü'n-nahviyyin (Dilciler halkası) gibi.
İslam dünyasında eğitim için ayrı binalar yapılıncaya kadar medreseler bu "halka"lar şeklindeydi. Bağımsız medreseler yapıldıktan sonra da bu tür eğitimler devam etmiştir.
Unutmayalım ki, İslam dünyasında "halka"lar başladığında Batı'da üniversiteler henüz ortada yoktu. Orada üniversiteler bizdeki medreseler örneğine göre çok daha sonraları kurulmaya başlanmıştır.