Bugun...
IMAM BİRGİVİ'NİN AHLAK ANLAYIŞI VE ISLAM AHLAK DÜŞÜNCESİNDEKİ YERİ


Necip Yılmaz
 
 

facebook-paylas
Tarih: 25-09-2022 12:47

İmam Birgivi 1523-1573 yıllan arasında yaşamış bir alimdir. 16. yüzyıl Osmanlı Devleti'nlıı hem altın çagı hem de bütün siyasi ve sosyal müesseselerde bir çözülmenin ilk emarelerinin görülmeye başlandığı bir dönemdir. Birgivi Mehmet Efendi Kanuni Sultan Süleyman'ın tahta çıkmasından 3 yıl sonra dünyaya gelmiş, Sultan II. Selim döneminin son yılında ise vefat etmiştir. Osmanlı Devleti bu dönemde askeri, siyasi bakımdan en olgun devrine erişmiş, müessese ve teşkilatlanma açısından dinamik bir hüviyet kazanmıştı[1].  

Kanuni Sultan Süleyman'ın saltanatı esnasında aldıgı tedbirlerle, kurdugu vakıf, han, imaret, hastane ve medrese gibi kurumlarla sosyal dengeyi kurmuş, tebaa arasında ayırım gözetmeden tüm hizmetlere herkesin ulaşmasını sağlamış ve böylece herkesin sevgisini kazanmıştı[2].

Kanuni Sultan Süleyman'ın saltanatının son yıllarında ve II. Sultan Selim döneminde yavaş yavaş rahat yaşam hakim olmaya başlamış, toplumu ayakta tutan gaza ruhunda gevşeme meydana gelmiş ancak Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, Şeyhulislam Ebussud Efendi v.b. dönemin önde gelen şahsiyetlerinin tecrübeleri sayesinde bu bozulma öyle çabuk olmamıştır[3]. ll.Selim döneminde devlet işleri daha çok Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa tarafından yürütülmüştür[4].İktisadi ve sosyal yapıdaki bozulma huzursuzluk doğurmuştur. Bu noktada Birgivi toplumdaki adaletsizliklerin ortadan kalkması için çabalamış, yazdığı eserlerle de yöneticilere yol göstermiştir. Bunlardan en ilginci hocası Ataullah Efendi'ye yazdığı mektuptur. Bu mektupta çetelerin meydana getirdiği huzursuzluktan bahsetmekte ve şöyle demektedir:

''Birkaç kafir Müslüman olmuş, pes donanma ideriz deyu her taraftan alet-i harb ü levh ile kimesneler cem oldular. Malum-i şerifdir ki bu makule nesne adeten fesaddan hali olmaz. Ve dahi celeb taifesi alet-i levh ile bazarda gezub kimini döğüb ve kiminin esvabını gasb idub çokça fesad eylediler. Bu fakir bir çavuşı çağırub "Paşaya var. Bazı kelamımız var. Anlara söylemek isteriz, izin verirlerse varalım" deyu gönderdim. "N'ola gelsün" dimişler. Varub bu fesadları beyan itdik. Didiler kim "donanma men'ine kadir değiliz. Amma alet-i levhi men' idelim, cüzidir" deyub hemen çavuşlara ısmarladı. "Her kimin elinde alet-i levh görürseniz fadın (kırın). Anlar dahi bir ikisini fadmışlar. Heman sebeb bu olmuş. Paşa sözünü tenfize kadir değil. Ancak zulum def eylemek şanında değil[5]."

Devletin idari teşkilatındaki ve toplumdaki bozulmalar huzursuzluk doğurmuş, devlet giderleri artmış, fiyatlar yükselmiştir. Bunun sonucunda dini hurafeler ortaya çıkmaya başlamıştır. Birgivi ortaya çıkan hurafelerle mücadele etmiş ve eserler kaleme alarak toplumu uyandırmaya çalışmıştır. Birgivi hurafelerle ilgili şöyle demektedir:

''Biz öyle bir zamanda bulunuyoruz ki, bilgisizler· meşhur; ilim ise sözü edilmeye değmez bir şey olmuştur. Sonra zamanımız insanları bidatleri ve dinin yasakladığı şeyleri Allah'a yaklaşmanın en üstün yollarından saydılar ve onlara sarılıp kafileyi doldurdular. İlmi zayif bazı kimseler türedi. Bunlar insanları ibadet kılığına büründürülmüş yaygın bidatlere teşvik ediyorlar. Bir kısmı da gece karanlığında odun topla[1]yanlar gibi iyi kötüden ayırmadan değersiz, zayıf hatta uydurma sözlerden bulduklarını toplayarak kitaplar yazdılar: Bu kitaplar insanlar arasında yayıldı. İnsanlar da onları kendilerinin nefsi arzularına ve karakterlerine uygun düşen şeyler olduğu için en güzel şekilde kabul ediyorlar. Allah'a yemin ederim ki bu hal insanların kendisinden gafil bulunduğu bir musibettir[6]."

Bu satırlar Birgivi'nin hayatını ve mücadelesini en güzel şekilde özetlemektedir. O tüm yaşamı boyunca gaza ruhunun hakim olduğu Osmanlı toplumunda refah ve bolluğun beraberinde getirdği debdebe, lüks ve israf karşısında toplumu uyarmayı kendine bir görev kabul etmiştir.

Birgivi'nin bu mücadelesi devlet erkanı nezdinde de yankı buldu. Tarikat-i Muhammediye adlı eseri kitleler üzerinde büyük etki meydana getirince Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa onu İstanbul'a davet etti, ona adaletsizliklerin nasıl ortadan kaldırılabileceğini sordu. Birgivi de Sokullu Mehmet Paşa'ya bu konudaki fikirlerini sundu ve nasihatte bulundu. Bu görüşmenin etkili olduğu ifade edilmektedir. Ancak bu konuşmadan hoşlanılmadığını dile getirenler de olmuştur. Birgivi'nin muasırlarından olan Ali b. Bali (991/1583) Sokullu Mehmet Paşa’nın iletilen şikayetlerden pek hoşlanmadığını belirtmektedir.

"Zira Birgivı Mehmed Efendi Sadrazam Mehmed Paşa'nın huzuruna girip ona, zalimlerin ve haksızlıkların yok edilmesi için, keskin kılıçlardan daha keskin sözler söyledi. Ve o meclisi vaaz incileriyle doldurdu. Fakat doğruya çağırana hayat hakkı yoktur[7]."

Birgivi, Kur'an ve sünnete aykırı gördügü tüm hususlarda görüşlerini ifade etmekten çekinmemiş, eserler kaleme almıştır. Bunlardan biri de para vakıflar meselesidir. Dönemindeki para vakıflan, parayla Kur'an okumanın caiz olup olmaması v.b. ihitlaflı konular için İnkazu'l-Halildn[8]8 adlı risaleyi yazrruştır. Bu eserdeki görüşlerine karşı çıkılınası üzerine bu eserine bir haşiye yazmış bu da netice vermeyince bu kez gafl.et uykusundakileri uyandır[1]mak ve söylediklerini anlamayanlara anlatmak üzere İkazu'n-Na.irnln ve~İfhamü'l-Kasirin adlı risaleyi yazrruştır[9].  

Birgivi toplumdaki siyasi, sosyal, ahlaki yozlaşma karşısında çare üretmeye çalışmış bir alimdir. Bir fikir vermesi bakımından bu dönemindeki bazı meseleleri dile getirerek onun bu konulardaki çabalan ve kaleme aldığı eserlerinden bazılarına değindik.

Birgivi'nin öne çıkan en önemli yanı ahlak alanındaki görüşleridir. Zira o İslam ahlak düşüncesi alanında gerek dini bilgisi, gerek bıraktığı eserler ve gerekse meslek ve meşrebi bakımından nadir olan, metin ve nezih bir şahsiyettir[10].

 

[1] M. Tayyib Gökbilgin, , Osmanlı Müesseseleri Teşkilatı ve Medeniyet Tarihine Genel Bakış, (İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1977), 104.

[2]Andre Clot, Muhteşem Süleyman, (ISlanbul: Ad Kitapçılık, 1998), 90.

[3]Joseph Von Hammer, Osmanlı Devleti Tarihi, ( isıanbul: Üçdal Neşriyat, 1984), VI: 1645.

[4]Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, 4. Baskı (Ankara: TTK Yayınları. 1983) 11111:40. 353

[5] Birgivi Mehmet Efendi, Mektub, aktaran: Martı, Huriye, Birgivi Mehmet Efendi, (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları), 13.

[6] Birgivi Mehmed Efendi, Şerhu Erbaine Hadisen, Aktaran: Özkan, Mehmet, XVI. Yüzyıl Osmanlı Alim ve Fakihi Muhammed Birgivi'nin Fıkhi Meselelere Yaklaşımı, (Bursa: Emin Yayınları, 2016), 29.

[7]Ahmet Turan Arslan, Imam Birgivi-Hayatı Eser eri ve Arapça Tedrisatındaki Yeri, (l~anbul: Seha Neşriyat, 1992), 55

[8] Muhammed Pir Ali ei-Birgivi, Kitabu inkazü'l-halikin, (Daru's-Samay'i: Riyad, 1999).

[9] Bu iki risale bir arada 1999 yılında tahkik edilerek Riyad'da basılmıştır. Muhammed Pir Ali ei-Birgivi • Kitabu ikazü'n-na'imTn ve ifhamü' -kasırin'in içinde, (Daru's[9]Samay'i,:Riyad 1999).

[10] Mehmet Ali Ayni, Türk Ahlakçıları, (Istanbul: Maarif Basımevi, 1939), 104.



Bu yazı 2310 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
Henüz anket oluşturulmamış.
YUKARI