Bugun...
İTTİHAT VE TERAKKİ PARTİSİ, CUMHURİYET HALK PARTİSİ, ALTILI MASA VE MERAL AKŞENER - I


Prof.Dr. Ömer Özyılmaz
 
 

facebook-paylas
Tarih: 31-05-2022 09:23

Kökeni hakkında çeşitli rivayetler dolaşan Akşener’in, Sultan Abdülhamid’e hakaret etmesi ve o gün O’na karşı yapılan mücadeleyi bugün kendilerinin üstlendiğini söylemesi nedeniyle, bu yazımızda ve sonrakilerde o konulara değineceğiz. İttihat ve Terakki (İT) Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi’ni, ülkemize karşı yaptıklarını, bugünkü altılı masayı ele alacağız.

1- İttihat ve Terakki Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi’ne Genel Bir Bakış:

150 yıllık tarihimizi, sürekli Milletle çok çirkin ve zalimane kavga ederek, hayatı çekilmez hale getiren iki siyasal parti vardır. Bunlar İttihat ve Terakki Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Önce bu iki partinin kimi ortak özelliklerini görelim. Bunlar:

a- 150 yıldan beri iktidardalar ama bu partilerin içinde bir doktrin ya da dünya görüşü hazırlayacak derinlikte elemanları ya da kadroları hiçbir zaman olmamıştır, yüzeyseldirler.

b- Bu partilerin dünya görüşleri, emperyalizmin, milletleri kimliksizleştirmek, mankurtlaştırmak ve rahatça sömürülebilir hale getirmek için hazırlamış olduğu dünya görüşüdür.

e- Bu partiler, fikri bakımdan beslendikleri Avrupa emperyalizmi gibi siyasal mücadelede meşruiyet, ahlak ve prensip sınırı tanımaz, millet ve insanlık adına hizmet eden kadrolara karşı sürekli gayr-i meşru yollara başvururlar. Bunun en açık delili yalan, iftira, şantaj, kimi kirli oyunlar ve imkan buldukça darbe yoluyla iktidara çökmeyi, siyasal mücadelelerinin ayrılmaz bir parçası saymaları ve bunu her zaman ve zeminde kullanmalarıdır.

Bu partileri birebir ele alırsak:

2- İttihat ve Terakki Partisi,

İttihat ve Terakki Partisini doğrudan doğruya Avrupa emperyalizmi kurdurmuştur. Bu partinin kurduruluş felsefesini anlayabilmek için, Osmanlı Devleti’nin o günkü durumunu, bu duruma nasıl düşürüldüğünü ve bu durum karşısında II. Abdülhamid’in tavrını ve pozisyonunu iyi analiz etmek gerekir.

Osmanlı Devleti’yle asırlarca savaş meydanlarında başedememiş olan Avrupa emperyalizmi, 1820’lerde başlayan sinsi bir taarruzla, daha 1880’lere gelindiğinde Osmanlı Devleti’nin ticari, siyasi, ekonomik, mali sistemini ve özellikle de üst düzey bürokrasisini içten ele geçirmişti. Ayrıca Devlet gerekli-gereksiz bir şekilde de aşırı borca sokulmuştu. II. Abdülhamit’ten önceki iki padişahı (Sultan Abdülaziz ve V. Murad) da emperyalistler ve maşaları, çevirdikleri çirkin oyunlarla yönetimden uzaklaştırmışlardı. Devlete tamamen hakim olmak, onlar için artık an meselesiydi. O sırada Osmanlı Devleti’ni yönetme sırası II. Abdülhamid’e gelmişti. Hatta O, yönetime gelmeden önce, kendisinden, mevcut ortama uyacağına dair söz de alınmıştı. Fakat Abdülhamit yönetime geldikten sonra Devlet-i Aliye’de oynanan oyunları daha yakından görmüş ve gerekli tedbirleri almaya başlamıştı. Bir yandan Batı’ya uşak olmuş üst düzey bürokratları temizlerken, bir yandan da emperyalistlerin oyunlarını bir bir açığa çıkarıp bozmuştu. Bir bakıma emperyalizmin planları bozulmaya başlamıştı ve Devlet-i Aliye’yi ele geçiremeyeceklerini anlamışlardı. İşte Abdülhamit Han, bu menfur hedefin önünde aslanlar gibi duran, bu durumdaki Osmanlı Devleti’ni 33 yıl onlara teslim etmeyen, aksine onlarla kıyasıya mücadele eden bir Ulu Hakan’dır.

Böyle bir ortamda Avrupa emperyalizmi, 21 Mayıs 1889’da, birbiriyle ilişkisi olmayan, hatta düşman çok değişik anlayış ve düşüncedeki insanları, Sultan Abdülhamit ve Osmanlı düşmanlığında bir araya getirerek İttihat ve Terakki Partisi’ni kurdurdu. Partiyi oluşturanlar, İslam’a ve Osmanlı Devleti’ne düşman olan gözü dönmüş Yahudi, Ermeni ve Rum çetecileri, Selanik dönmeleri, masonlar ve ne yazık ki o günkü anti propaganda ve gizli oyunlarla aldatılmış Müslüman unsurlardır. Abdülhamid’i yönetimden uzaklaştırmak ve Osmanlıyı emperyal emelleri altına almak isteyen Avrupa emperyalizmi, bu partinin kuruluş ve işleyişinde her türlü desteği vermenin yanında yöneticilerine doğrudan akıl hocalığı da yapmıştır.

İttihat ve Terakki Partisi, somut şu iki hedef için kurdurulmuştur, denebilir. Bunlar:

1- önlerindeki en büyük engel olan Sultan Abdülhamid’e düşmanlık etmek, O’nun küçük düşürmek, bunu içeride ve dışarıda körükleyerek O’nu yönetimden uzaklaştırmak ve böylece Osmanlı Devleti’ni tamamen emperyalistlerin güdümüne sokmaktı. Bunun için bu parti, Ulu Hakan’a her türlü yalan ve iftira atmıştır. O’na diktatör, zalim, katil, tek adam ve daha ağza alınmayacak çirkin laflar söylemiştir. Ancak bunların hepsi yalan, hepsi iftiradır.

2- Asırlarca İslam’ın, Müslümanların ve mazlum milletlerin hizmet ve koruyuculuğunu; adalet ve dünya barışının da bayraktarlığını yapmış olan ‘Selçuklu-Osmanlı Devlet geleneği’ni ortadan kaldırmak, böylece dünyada Müslümanlarla mazlum milletleri başsız ve sahipsiz; adalet, insan hakları ve dünya barışını da güçsüz bırakmaktı.

Bütün bu iftira, yalan ve sinsi oyunlarına rağmen, Ulu Hakanı yenemediler ve Devletimizi de menfur ellerine geçiremediler. O’da aslanlar gibi onların oyunlarını bozup başlarına çevirdi ve 33 yıl onlara karşı direndi. Ancak bu parti, tabiatı gereği, 1908’de emperyalistlerle birlikte yaptıkları bir askeri darbe sonucu Abdülhamit’i yönetimden uzaklaştırıp Osmanlı Devleti’nde iktidarı ele geçirdi. O günlerde Osmanlı Devleti’nin yüz ölçümü: iki milyon km2 idi. Fakat on yıl içerisinde Avrupa, bu hain maşalar eliyle Osmanlı Devleti’ni parçaladı; o topraklarda onlarca devletçik kurdurdu, o kadroyu da kısa sürede tek tek ortadan kaldırdı.

O tarihten beri dünyanın her tarafında, Müslümanlar ve bütün mazlum milletler talan, sömürü, baskı ve zulüm altında inim inim inleyerek, sıkıntıdan sıkıntıya düşürülmüşlerdir.

Bir sonraki yazımız CHP ile ilgili olacaktır.



Bu yazı 11020 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
Henüz anket oluşturulmamış.
YUKARI