Bugun...


DR.MUHAMMED ERSİN TOY: Evrensel değerler mi Batı'nın meşruiyet aracı mı?
Demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk, ifade özgürlüğü ve ayrımcılık gibi kavramlar, Batı’nın söyleminde merkezi bir yer tutmakla birlikte, bu değerlerin uygulanışındaki çifte standartlar giderek daha belirgin hale gelmektedir. Bu durum, söz konusu kavramların evrensel değerlerden ziyade, küresel güç odaklarının çıkarlarını meşrulaştıran araçlara dönüştüğünü ortaya koymaktadır.

facebook-paylas
Tarih: 15-01-2025 23:53
DR.MUHAMMED ERSİN TOY: Evrensel değerler mi Batı'nın meşruiyet aracı mı?

Türk milleti ve İslam âlemi, yaklaşık iki buçuk asırdır Batı merkezli bir dünya görüşünün etkisiyle şekillendirilmeye çalışılmaktadır. Batı’ya duyulan hayranlık ve Batı’yı model alma çabaları, tarihsel ve kültürel değerlerimizle uyumlu olmayan bir dayatma niteliği taşımaktadır. Ancak, bu dönemin sona ermekte olduğuna dair güçlü işaretler bulunmaktadır. Demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk, ifade özgürlüğü ve ayrımcılık gibi kavramlar, Batı’nın söyleminde merkezi bir yer tutmakla birlikte, bu değerlerin uygulanışındaki çifte standartlar giderek daha belirgin hale gelmektedir. Bu durum, söz konusu kavramların evrensel değerlerden ziyade, küresel güç odaklarının çıkarlarını meşrulaştıran araçlara dönüştüğünü ortaya koymaktadır.
Gazze’de yaşananlar, bu çelişkilerin en çarpıcı örneklerinden birini teşkil etmektedir. İsrail Terör Devleti'nin 7 Ekim 2023 tarihinde başlattığı ve 15 ay süren soykırımı, Gazze’yi derin bir insani krize sürüklemiş; 50.000’den fazla Filistinlinin, çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere, şehadete yürümüştür. Uluslararası toplumun bu süreçteki sessizliği ve etkisizliği, ahlaki ve insani değerlerin ciddi bir erozyona uğramasına yol açmıştır. İsrail’in, saldırılarını güvenlik gerekçesiyle meşrulaştırmaya yönelik çabaları, yalnızca Filistin halkını değil, aynı zamanda evrensel insani değerleri de hedef almıştır. Bu politikalar, ahlak, erdem ve adalet gibi insanlığın ortak değerlerini açık bir şekilde ihlal etmektedir.
Gazze’de yaşanan trajedi, Batı’nın savunduğunu iddia ettiği erdem, eşitlik ve insan hakları gibi değerlerin yalnızca retorik düzeyinde kaldığını gözler önüne sermektedir. Uluslararası sistem, bu süreçte temel işlevlerini yerine getiremeyerek güvenilirliğini büyük ölçüde kaybetmiş; hukukun değil, gücün belirleyici olduğu daha kaotik bir dünya düzenine evrilmiştir. Bu düzensizlik, özellikle İsrail’in çıkarlarına hizmet eden bir yapıyı pekiştirmiştir. Bununla birlikte, İsrail’in karşısında duran her birey ve topluluk, insanlığın ortak vicdanını temsil eden bir duruş sergilemiştir.
15 aylık çatışma sürecinin ardından imzalanan barış anlaşması, dünya kamuoyunun İsrail’in politikalarını artık bir “soykırım” olarak nitelendirdiğini ortaya koymaktadır. İsrail’in eylemleri, uluslararası toplumun gözünde, devletin ahlaki ve hukuki meşruiyetini ciddi şekilde yitirmesine neden olmuştur. İsrail’in kural tanımaz politikalarının, insanlığın ortak vicdanında derin bir tepkiye yol açtığı aşikârdır. Bunun sonucunda, Batı’nın ve özellikle ABD’nin evrensel değerler söyleminin sembolik bir niteliğe büründüğü anlaşılmıştır. Dahası, Vatikan gibi uluslararası otoritelerin dahi bu durumu eleştirmesi, İsrail politikalarına yönelik tepkilerin küresel düzeye ulaştığını göstermektedir.
Bu gelişmeler, Türk milletinin kendi kültürel kodlarına, tarihsel birikimine ve medeniyet değerlerine dayalı bir gelecek inşa etme gerekliliğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Batı’nın dayatmalarından ve çıkar odaklı yaklaşımlarından bağımsız bir şekilde, özgün ve güçlü bir yol haritası çizmek artık elzem hale gelmiştir. Türkiye, ahlak, erdem ve adalet temelinde bir gelecek inşa ederek, bu doğrultuda öncü bir rol üstlenmelidir. Batı’nın ikiyüzlü politikalarını geride bırakarak, insanlığın ortak vicdanını temsil eden bir duruş sergilemek, Türkiye’nin tarihsel misyonuyla uyumlu bir adımdır.
Türkiye Yüzyılı, yalnızca Türk milletinin değil, tüm insanlığın yüzyılı olmalıdır. Bu hedef doğrultusunda, adalet, barış ve eşitlik ilkeleri temelinde yeni bir uluslararası düzenin inşasına katkıda bulunmak, Türkiye’nin hem tarihsel sorumluluğu hem de geleceğe yönelik vizyonunun bir parçasıdır.





YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
YUKARI